yasak

Turkish-English Translation

  1. Adjective forbidden
  2. ban
  3. lid
  4. Noun injunction
  5. Noun prohibition
  6. Noun, Law inhibition
  7. taboo
  8. forbidden
  9. prohibited
  10. interdict
  11. ultra vires
  12. impermissible
  13. under a ban
  14. no go
  15. verboten
  16. interdiction
  17. ultra wires
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

anadil yasağı
mother-tongue ban Noun, Politics-Intl. Relations
çekince yasağı
impermissible reservation Noun, International Law
etkinlik yasağı
ban on events Noun
görüşme yasağı
visit ban Noun, Politics-Intl. Relations
işkence yasağı
prohibition of torture Noun, Rights-Freedoms
ülkeye giriş yasağı
prohibition of entry to a country Noun, International Law
yasakçı
repressive Adjective, Sociology
yayın yasağı
gag order Noun
yayla yasağı
highland ban Noun, Politics-Intl. Relations
(film , Br) 16 yaşından küçüklere yasak
x certificate
belli grev eylemleri için genel yasak
blanket injunction
çalışanlara ilişkin yasak
prohibition on personnel Noun, Competition Law
genel yasak
blanket prohibition
giriş yasak
no entry
giriş yasak
no passage
hükümetin koyduğu yasak
government inhibition
kanunen yasak
forbidden by law
kanunen yasak
prohibition by law
kanunen yasak
prohibited by law
kanunen yasak
the law forbids it
kanuni yasak
prohibition by law
kanuni yasak
statutory prohibition
sahibinin tasarrufundan çıkması yasak
inalienable
yayın öncesi yasak
prior restraint Noun, Law
yasak alışveriş
prohibited transaction
yasak askeri bölge
closed military zone
yasak avlanma
illegal fishing Noun, Maritime Traffic
yasak bildirisi
prohibition notice
yasak bir yere birlikte girme
joint trespass
yasak bölge
restricted area
yasak bölge
forbidden zone
yasak bölge
forbidden ground
yasak bölge
prohibited zone
yasak bölge
prohibited area
yasak bölgede avlanan kimse
poaching
yasak bölgede avlanan kimse
poacher
yasak ek komisyon
secret commission
yasak eşya
prohibited articles
yasak etme
interdict
yasak etme veya edilme
proscription
yasak etmek
to prohibit Verb
yasak etmek
to forbid Verb
yasak etmek
to interdict Verb
yasak faaliyetler
prohibited activities Noun
yasak fiiller
prohibited acts Noun
yasak hava sahası
prohibited aerial space Noun
yasak hükmünü içeren yasa
negative statute
yasak içki üreten
illicit distiller
yasak işareti
prohibition sign
yasak işler
illicit work
yasak kaldırmak
to lift a ban Verb
yasak kanunu
(US) prohibition laws
yasak kazanç
sordid gains
yasak konuyu ele almak
to tread on forbidden ground Verb
yasak koymak
to impose a ban Verb
yasak koymak
to impose a prohibition Verb
yasak koymayan kanun
affirmative statute
yasak levhası
trespass board Noun
yasak levhası
prohibitive sign Noun
yasak listesi
prohibited list
yasak mal ticareti
clandestine trade
yasak mallar
prohibited goods Noun
yasak mevzuatı
prohibitory legislation
yasak olan
touch- me-not
yasak olan bir şeyi yapmaya müsaade
dispensation
yasak olan bölgede avlanmak
to poach Verb
yasak olmayan av
fair game
yasak taraftarları
prohibition votes Noun
yasak ticaret
prohibited transaction
yasak ticaret
not lawful trade
yasak ticaret
illegal trade
yasak toplantı
unlawful assembly
yasak yere giren kimse
poacher
yasak yürürlüğe giriyor
the ban goes into effect
(ihracat , US) yasak listesi
positive list
arabaların girmesi yasak olan yayalara mahsus bölge
car-free pedestrian zone
askeri yasak bölge
closed military zone Noun, Military
askerlere yasak olmak
to be placed out of bound for soldiers Verb
av için yasak bölgeye girmek
to poach Verb
avlanmanın yasak olduğu ay
fence month
avlanmanın yasak olduğu mevsim
fence season (time)
avlanmanın yasak olduğu mevsim
close season
bir kitabı yasak kitaplar listesine koymak
to put a book on the index Verb
bir şeyi yasak etmek
to be prohibitory of sth Verb
dövize çevrilmesi yasak edilen para
blocked currency
durmanın yasak olduğu cadde
clearway
geçici yasak bölge
temporary restricted area Noun, Politics-Intl. Relations
girişi yasak edilmiş mülk
posted property
ifade alma ve sorguda yasak usuller
procedures prohibited during deposition and interrogation Noun, Law
ihracı yasak mallar
prohibited ecgds Noun
kanunla yasak edilmiş olan
illegal
kanunun yasak ettiği fiil
public offence
Katolik kilisesinin yasak kitaplar listesi
expurgatory index
konuşulması yasak konular
forbidden subjects of conversation Noun
kumarı yasak eden kanun çıkarmak
to legislate against gambling Verb
kurulması yasak olan dernekler
associations prohibited by law Noun, Law
okunması yasak kitaplar listesi
index
sansür tarafından yasak edilmek
to be banned by the censor Verb
telsiz yayınının kesinlikle yasak olduğu bölge
radio quiet zone
ticaretin (ticaret ilişkilerini) yasak edilmesi
interdiction of commerce (commercial) intercourse
ticaretin yasak edilmesi
interdiction of commerce
uçuşa yasak bölge
no-fly zone Noun, International Law
uçuşa yasak bölge
no-fly zone Noun, Aviation
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Bir şeyin yapılmasına mâni olmak için ... kānun dışı engel, memnûiyet
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.