yemek

Turkish-English Translation

  1. food
  2. feed
  3. meal
  4. touch
  5. diet
  6. erode
  7. tucker
  8. Noun nourishment
  9. ingest
  10. fret
  11. chow
  12. repast
  13. eat
  14. have
  15. provender
  16. put away
  17. Verb to eat
  18. Verb (money) to spend recklessly
  19. Verb to corrode
  20. Verb to consume
  21. victuals
  22. Verb, Chess to capture
  23. Verb to have
  24. ingesta
  25. eats
  26. ingestant
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(lokanta) günün yemeği
(Fr.) plat du jour
akşam yemeği
supper Noun, Food-Kitchen
akşam yemeği
evening meal Noun, Food-Kitchen
akşam yemeği
dinner Noun, Food-Kitchen
alıp başka yerde yenilmek üzere götürülen öğle yemeği
take out
bedelini şirketin ödediği öğleyin yenen iş yemeği
d- martini lunch
beş kap akşam yemeği
five course- dinner
bir lokanta ya da yemek yenen yerin özel yemeği
(Fr.) specialite de la maison
bir öğünün baş yemeği
(Fr.) piece de resistance
Dışarıya yemek hizmeti sunan işletmelerin (catering) faaliyetleri ve diğer yiyecek hizmetleri faaliyetleri (NACE kodu: 56.2)
Event catering and other food service activities (NACE code: I56.2) Noun, Trades-Professions
düğün yemeği
wedding breakfast
et yemeği
meat dish
ev yemeği
merely ordinary
ev yemeği
plain fare
ev yemeği
home cooking
ev yemeği
homely fare
ev yemeği
plain food
gala yemeği
gala dinner
güveç yemeği
casserole
güveç yemeği
tandoori
hafif ikindi yemeği
five o'clock tea
hafif öğle yemeği
luncheon
iş (öğle) yemeği
business lunch (eon)
iş yemeği
business lunch
iş yemeği
luncheon meeting session
iş yemeği
working dinner
karavana yemeği
poke- out
kıyma ve kırmızı biberle yapılan bir tür Meksika yemeği
tamale
Lokantalar ve seyyar yemek hizmeti faaliyetleri (NACE kodu: 56.1)
Restaurants and mobile food service activities (NACE code: I56.1) Noun, Trades-Professions
Lokantalar ve seyyar yemek hizmeti faaliyetleri (NACE kodu: 56.10)
Restaurants and mobile food service activities (NACE code: I56.1.0) Noun, Trades-Professions
mükellef akşam yemeği
elaborate dinner
mum ışığı altında akşam yemeği
candlelight dinner
öğle yemeği
lunch
öğlen yemeği
lunch Noun, Food-Kitchen
Özel günlerde dışarıya yemek hizmeti sunan işletmelerin faaliyetleri (NACE kodu: 56.21)
Event catering activities (NACE code: I56.2.1) Noun, Trades-Professions
perhiz yemeği
dietary
piknik yemeği
picnic
resmi akşam yemeği
dinner party
resmi akşam yemeği
official dinner
resmi akşam yemeği
banquet dinner
resmi akşam yemeği
formal dinner
sakin bir akşam yemeği
quiet dinner party
Son Akşam Yemeği
The Last Supper Noun, Religion-Faith
tabldot öğle yemeği
table d'hâte lunch
türlü yemeği
hodge podge
türlü yemeği
hotchpotch
ücretsiz öğle yemeği
free luncheon facilities
ucuz öğle yemeği
sloppy joe's
uzun kesilmiş erişte ile yapılan Italyan yemeği
lasagna
veda yemeği
send off
veda yemeği
testimonial dinner
yalnız erkeklerin gittiği akşam yemeği
stag dinner
yemek borusunun delinmesi
esophageal perforation Noun, Medicine
(pişmiş) yemek
dish
adi yemek
slop
ağır yemek
heavy meal
alabanda yemek
(slang) to get a scolding Verb
alaminüt yemek
(dish) prepared to order
ana yemek
main dish Food-Kitchen
atıştırmalık yemek
to snack Verb
ayaküstü yemek
to snack Verb
baş yemek
chief meal
bedava yemek
free meals
bol yemek
generous meal
bol yemek
large meal
cepten yemek
draw on one's capital
çerez yemek
to snack Verb
ceza yemek
to incur a penalty Verb
çok yemek
to stuff yourself Verb
çok yemek
to stuff Verb
dayak yemek
to get a thrashing Verb
dayak yemek
take a beating
dayak yemek
catch it
doyurucu yemek
square meal
doyurucu yemek
tuck in
gol yemek
to concede a goal Verb, Football
güzel yemek
fine dinner
hafif yemek
luncheon
hafif yemek
lunch
hafif yemek
collation
haklarını yemek
defeat one's creditors
haram yemek
to get something illegally or illegitimately Verb
hazır yemek
package food
herze yemek
to make a blunder Verb
herze yemek
to do something improper Verb
iştahla yemek
tuck away
iştahla yemek
tuck in
karavana yemek
to mess together Verb
kazandığını yemek
live on cash earnings
kazık yemek
to be cheated Verb
kazık yemek
to have been badly let down Verb
kazık yemek
(slang) to be swindled Verb
kazık yemek
to get the shaft Verb
kıymalı yemek
hash
kötek yemek
to get a drubbing Verb
mütevazı yemek
spare meal
oburcasına yemek
glut
papara yemek
to get one's ears prinned back Verb
papara yemek
to get told off Verb
parasız yemek
free- board
şamar yemek
to get a slap on the face Verb
sermayeden yemek
to make inroads upon one's capital Verb
sermayeden yemek
live on one's capital
sermayeden yemek
invade the principal
sermayeden yemek
tap capital
servetinden yemek
live on prior means
sıcak yemek
hot plate
soğuk yemek
cold dish
tekme yemek
to get kicked Verb
tıkabasa yemek
stuff
tıkabasa yemek
cram
tokat yemek
to be cuffed Verb
tükenmiş yemek
(restaurant) dish that is off
vurgun yemek
to die from the bends Verb
vurgun yemek
to be crippled by the bends Verb
yemeğini yemek
to eat a meal Verb
zorla yemek
to force down something Verb
yemek ...
dining
yemek artığı
fragments of a meal
yemek borusu
throttle
yemek borusu
food pipe Medicine
yemek çantası
tuckerbag Noun
yemek çubuğu
chopsticks Noun, Food-Kitchen
yemek giderleri
meal expenses Noun
yemek hazırlamak
to prepare a meal Verb
yemek kartı
food card
yemek kuponu
food coupon
yemek kuponu
soup ticket
yemek kuponu
meal ticket
yemek kuponu
luncheon voucher
yemek kuponu
meal voucher
yemek listesi
bill of fare
yemek listesi
menu card
yemek masası
dining table Noun, Food-Kitchen
yemek masası
dining room table Noun, Food-Kitchen
yemek masrafı
food expense
yemek odası
dining room Noun, Architecture
yemek öncesi
preprandial
yemek paydosu
meal interval Noun
yemek saati
dinner time
yemek salonu
dining hall
yemek seçici
finicky
yemek sonrası
post prandial
yemek tabağı
dinner plate Noun, Kitchen Appliances
yemek yardımı
mess allowance
yemek yeme
eating
yemek yeme
dining
yemek yemek
mess
yemek yemek
fare
yemek yemek
grub
yemek yemek
stoke up
yemek yemek
nosh
yemek zamanı
mealtime
yemek zehirlenmesi
ptomaine poisoning
acele ile yemek yemek
gorge
aile içinde yemek yemek
to dine in private Verb
alakart yemek yemek
to eat a la carte Verb
aşırı yemek yemek
overeat
ayakta yemek yemek
graze
dışarda yemek yemek
to take one's meals out of doors Verb
dışarda yemek yemek
to dine out Verb
dışarıda lokantada yemek yemek
boarding out
dışarıda yemek yemek
dine out
domuz gibi yemek yemek
pig
hafif yemek yemek
to eat lightly Verb
hızla yemek yemek
to put on the nose- bag Verb
hızlı yemek yemek
niffle
iştahsız yemek yemek
pick at one's food
kurt gibi yemek yemek
to eat like a horse Verb
lokantada yemek yemek
to eat out Verb
oburcasına yemek yemek
gormandize
parasız yemek yemek
to grab for nix Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Ağızda çiğneyerek yutmak
  2. Yemek işi
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.