(armacılıkta) seyirciye doğru bakan (geyik vb.).
a stag at gaze.
gözlerini başka tarafa çevirmek Fiil
gözlerini kaçırmak Fiil
bakışını kaçırmak Fiil
bakışını kaçırarak başını öne eğmek Fiil
gözlerini kaçırarak başını öne eğmek Fiil
gözünü dikerek/dik dik bakmak, gözünü ayırmamak, ilgi/hayret/merak/hayranlık vb. ile bakmak.
We gazed
at the stranger wondering who he was. I spent most of my time gazing out of the window.
(devamlı/sabit) bakış, dik dik bakma, gözünü ayırmama.
She turned her gaze from one person to the
other.
His gaze met mine: Bakışlarımız karşılaştı.
A dreadful sight met his gaze: Korkunç bir manzara gözüne ilişti.
seyretmek, etrafa bakınmak.
(bir şeye) dikkatle bakmak, gözünü (bir şeyden) ayırmamak.
bakış hareketi (seyreden ya da okuyan kişinin göz hareketi
gözü dalmak Fiil

Kadınların süslenmek ... düzgün, allık