(Br) senetleri kabul eden kuruluş
korumaya alınan tarihi yapı
arbitraj işi yapan kuruluş
ipotekli borç senedi bürosu
İsim
aracı kurum
İsim, Bankacılık
simsarlık yapan bir örgüt
iskonto evi (Londra sermaye piyasasında senet iskontosu ve başka menkul değerlerin alım satımıyla uğraşan finansal kuruluş
ev, konut, mesken, hane.
I've bought a house. This is a new house. country house: sayfiye,
köşk.
detached house: müstakil ev, başka evlere bitişik olmayan ev.
semi-detached house: bir duvarı bitişik müstakil ev.
terraced house: bitişik sıra evlerden herbiri.
tied house = town house: konak.
aile, ev halkı.
The whole house was awake by 6 o'clock.
hanedan, sülâle, asil aile.
The house of Hapsburg. The house of Windsor is the British royal family.
bina, daire.
school house: okul.
power house: elektrik santralı.
public house: (a)
birahane, meyhane, (b) misafirhane.
tiyatro, konser salonu vb..
seyirciler, (konser) dinleyiciler.
A large house heard the singer. The whole house laughed. a full house: (dinleyicilerle vb.) tıklım tıklım dolu.
a thin house: (pek) az seyirci.
Tiyatro
(kuş) yuva, (hayvan) in, barınak.
round house: lokomotif sundurması.
meclis binası.
the houses of Parliament.
kurultay, (yasal) meclis.
the house of Commons = Lower house: Millet Meclisi, Temsilciler Meclisi,
Avam Kamarası.
Upper house: Lordlar Kamarası, Senato.
White house
ABD Beyaz Saray.
(yasal) meclis çoğunluğu.
ticarethane, kurum, müessese.
kumarhane, kumar oynanan gazino.
(ticarethane/kumarhane) yetkili yönetim kurulu, müdürlük.
(okul) yatı yurdu, yatakhane.
yatı yurdu öğrencileri, yatılı öğrenciler.
genel ev, umumhane, kerhane.
güverte üstündeki kapalı kısımlar, daire.
a bridge house.
Denizcilik
(a) burç simgesi: bir gezegenin etkisini gösterdiği kuşağın sembolü, (b) burç, göğün 12 kısmından biri.
Astroloji
ev+, eve ait/mahsus.
house paint: ev boyası.
house agent: ev simsarı, komisyoncu.
house arrest: evde hapis, göz hapsi.
bir eve koymak/yerleştirmek.
barındırmak, iskân etmek.
içermek, içine almak, ihata/ihtiva etmek, içinde bulundurmak.
The library houses 500,000 books.
kapalı/emin bir yere yerleştirmek, siper altına almak,
den. indirmek.
(marangozlukta) geçme yapmak, geçme yaparak birbirine eklemek.
barınmak, (evde) oturmak/ikamet etmek, eve yerleşmek.
(US) (yayımcı) kendi reklamı
bir şirket veya dış şubesince merkez şirkete keşide edilen senet
firmanın kendi markası
İsim
sahibine keşide edilmiş poliçe
gemi sahibinin şirket kumpanya bayrağı
yapılan işlerin kaydedildiği defter
(Br) üçüncü şahıslara ciro etmek niyetiyle evler kiralayan kiracı
kısmi ya da tam ödemeden önce işletmenin bir konuğa açtığı kredi sınırı
ev ev dolaşarak reklam yapma
ev ev dolaşarak oy veya sipariş toplama
ev ev dolaşarak mal satma
(US) müşteri kredi bankası
İsim
esham ve tahvil çıkaran kuruluş
bankacılık ve sigortacılık işlemleri yapan ticari kuruluş
sinema salonu
İsim, Sinema
müzik aletleri satan dükkân
(parlamento) nisap olmamak
Fiil
Lordlar Kamarası ve Avam Kamarasından oluşan İngiliz parlamentosu
İsim
depreme karşı emniyetli ev
İsim
depreme karşı güvenli ev
İsim
(Br) tutuklu veya mahpus bulunan bir kimsenin sorgusundan sonra geri gönderildiği tutukevi
haber alma ajanları ya da gizli polis tarafından kullanılan gizli ev ya da yapı
ödeme kabiliyeti olan firma
eğimli arazi üstüne yapılmış iki ayrı girişli ev
eğilimli arazi üstüne yapılmış iki ayrı girişli ev
(Br) borçlular hapishanesi
ızgara et yenilen lokanta
nohut oda bakla sofa bir ev
İsim