bilmeye kararlı olmak
Fiil
gizli bir şeyden haberdar olmak
Fiil
birini tesadüfen tanımak
Fiil
birini zamanla tanımak
Fiil
(onun) ne mal olduğunu bilirim.
=
I'll tell you what: Buldum! aklıma bir fikir geldi.
emin kaynaktan bilgisi olan
sanayi sırrı (üretim yöntemleri bilgisi
Aklınızda bulunsun, ...
Zarf
bilmek.
I know (that) you are wrong: Haksız olduğunu biliyorum.
I know why he is angry:
Neden öfkelendiğini biliyorum.
I don't know where to begin: Nereden başlayacağımı bilemiyorum.
Fiil
ezberlemek, ezbere bilmek, ezberinde olmak.
to know a poem by heart.
Fiil
tanı(ş)mak.
to know the mayor.
make oneself known to someone: kendini birisine tanıtmak.
Fiil
… ile cinsî münasebette bulunmak.
Fiil
bilgisi/malûmatı olmak, bilgi/malûmat edinmek.
I don't know much about it/him: O hususta/onun
hakkında fazla bilgim/malûmatım yok.
Fiil
haberi olmak, haberdar olmak.
It's no good lying, I know all about it: Yalan söylemek faydasız, hepsinden haberim var!
Fiil
bilgi, malûmat.
in the know: bilgili, malûmatlı, bilgi sahibi.
to be in the know: bilgisi
olmak, gizli bir şeyden haberdar olmak, işin içyüzünü bilmek.
İsim
bir konunun içini dışını bilmek
Fiil
bir şehri avucunun içi gibi bilmek
Fiil
şeytana çarık giydirmek
Fiil
(bir kimsenin belirli bir husustaki irade ve muvafakatini açıkladığı belgelerdeki başlangıç sözleri
İsim
(vekâletname , vasiyetname) herkes bilsin ki
komşusunun neler karıştırdığını bilmek
Fiil
bilmediği şey olmamak
Fiil
daha bilgili olduğunu zannetmek
Fiil
herkesten iyi bildiğini zannetmek
Fiil
daha fazlasını bilmek
Fiil
daha iyisini bilmek.
I know better than that: (a) Bundan daha iyisini bilirim. (b) Bu kadarcık
şeyi bilirim/akıl ederim. (c) O da bir şey mi!
He knows better than to do that: Artık bu kadarını da bilir (Onu yapacak kadar aptal değildir).
He should have known better than to do it: O işin yapılmaması gerektiğini bilmeliydi/yapmayacak kadar aklı olmalıydı.
You ought to know better! Bu kadarcık şey bilmeliydin(iz)!
göz âşinalığı olmak, yüzünden (adını bilmeden) tanımak.
işlerin ne şekil alacağını görmek
Fiil
usulünü bilmek, tekniğine vâkıf olmak, tecrübeyle bilmek.
to know how to use a computer. to know how to make baklava.
işlerin ne şekil alacağını görmek
Fiil
işlerin ne şekil alacağını bilmek
görgü kurallarına uymak
Fiil
araba kullanmasını bilmek
Fiil
adam kullanmasını bilmek
Fiil
çok çabuk tepki göstermek
Fiil
deneyim gereği bilmek
Fiil
haddini hesabını bilmemek
Fiil
iki insanı birbirinden ayırabilmek
Fiil
nereye kadar gideceğini bilmek
Fiil
kendi dilini iyi bilmek
Fiil
iş inin girdisini çıktısını bilmek
Fiil
işinin girdisini çıktısını bilmek
Fiil
ne yapacağını bilmek
Fiil
işini iyi bilmek, işinin ehli olmak.
bir iş hakkında tam bilgiye sahip olmak
Fiil
emin olmak, kararlı olmak, tereddüt etmemek, ne yapacağını bilmek.
direnmek, azmetmek, kararından dönmemek, ne istediğini bilmek, kendini bilmek.
mesleğini iyi bilmek
Fiil
bir iş hakkında tam bilgiye sahip olmak
Fiil
(ceza hukuku) bilmek ya da bilmekle suçlanmak
Fiil
birinin huyunu tanımak
Fiil
birinin neler karıştırdığını bilmek
Fiil
birinin oynadığı oyunu bilmek
Fiil
birinin neler karıştırdığını bilmek
Fiil
birinin çevirebileceği dolapları bilmek
Fiil
birini birşey olarak bilmek
Fiil
birini birşey olarak tanımak
Fiil
birini konuşmasından tanımak
Fiil
birini ad ıyla tanımak
Fiil
birini (sadece) adıyla tanımak
Fiil
birini gıyaben tanımak
Fiil
birisiyle göz aşinalığı olmak
Fiil
birini şöyle bölye tanımak
Fiil
birini bir yerden tanımak
Fiil
birini birşey dolayısıyla tanımak
Fiil
bir kimsenin içini dışını bilmek
Fiil
birini çok iyi tanımak
Fiil
birini çocukluğundan beri tanımak
Fiil
(US) bir şeyi avucunun içi gibi bilmek
Fiil
mükemmel anlamak/bilmek, en ince ayrıntılarına kadar bilmek.
I've always been over it so many times that I know it backward = backwards: O kadar tekrarladım ki artık en ince ayrıntılarına kadar biliyorum.
birşeyin içini dışını bilmek
Fiil
birşey hakkında deneyim sahibi olmak
Fiil
birşeyi çok iyi bilmek
Fiil
birşeyi ezbere bilmek
Fiil
bir şeyi kesinlikle bilmek
Fiil
bir şeyi kesin olarak bilmek
Fiil
birşeyi çok iyi bilmek
Fiil
birşey hakkında deneyim sahibi olmak
Fiil
birşeyin içini dışını bilmek
Fiil
bir şeyi çok iyi bilmek
Fiil
doğru ile yanlış arasındaki farkı bilmek
Fiil
bir işin aslını bilmek
Fiil
tiyatro dilinden anlamak
Fiil
kendi sınırlarını bilmek
Fiil
yoksulluk baskısını tatmış olmak
Fiil
bir davayı çok iyi bilmek
Fiil
iyice/ayrıntılarıyla bilmek, içini dışını bilmek, künhüne vâkıf olmak, usulünü/çaresini bilmek.
sağlığı hep yerinde olmak
Fiil
durumun vahametini anlayamamak
Fiil
tren vakit ktilerini bilmek
Fiil
tren vakitlerini bilmek
Fiil
mesleğin sırlarını bilmek
Fiil
kulislerde neler olup bittiğini bilmek
Fiil
uyanık fikirli olmak, herşeyi bilmek, dünyada olup bitenlerden haberi olmak, bir işten iyi anlamak, bir işte pişmiş olmak.
kişinin dertli olduğu hassas noktayı bilmek
Fiil
hassas noktayı bilmek
Fiil
birinin kendisi hakkındaki düşüncelerini bilmek
Fiil
ne yapılması gerektiğini bilmek
Fiil
bir durumda ne yapacağını bilmek
Fiil
yapılması gerekenleri bilmek
Fiil
birinin kendisi hakkında ne düşündüğünü bilmek
Fiil
hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde bilmek
Fiil
birşeyi iyi kullanmak
Fiil
bilmem! bildiğime göre, (öyle) değil! Haberim/bilgim yok!
“Is he dead?” “Not that I know!” “Ölmüş
mü?” “Bilmem/haberim yok.”
(US) hiç kuşkusu olmamak
Fiil
hiçbir fikri olmamak
Fiil
birisini hiç tanımamak
Fiil
bir şey hakkında hiç haberi olmamak
Fiil
muhtemelen tanıdığınız insanlar
gazetecilerin var olduğunu ileri sürdükleri bilme hakkı
bir işi/yolunu yordamını iyi bilmek, içyüzünü/girdisini çıktısını bilmek.
Birşey söyleyeyim mi, ...