1. Geçişli Fiil (resmen) açıklamak /ilân etmek.
    The will was adjudged: Vasiyetname resmen açıklanmıştı.
  2. Geçişli Fiil (ödül/mükâfat) vermek.
    The prize was adjudged to him: Ödül ona verildi.
  3. Geçişli Fiil (yasalara göre) hüküm/karar vermek, hükmetmek.
    to adjudge a case: bir davayı hükme bağlamak.
  4. Geçişli Fiil mahkûm etmek.
    He was adjudged to die: Ölüme mahkûm edilmişti.
  5. Geçişli Fiil zannetmek, saymak, addetmek, … nazarıyla bakmak.
    It was adjudged to avoid the war: Harpten kaçınılacağı
    zannedilmişti.
    He adjudged him unworthy of his friendship: Onu dostluğuna lâyık görmemişti.
bir şikâyet hakkında karar vermek Fiil
bir anlaşmazlık konusunda hüküm vermek Fiil
birine bir ödül vermek Fiil
hukuki bir sorun hakkında hüküm vermek Fiil
hasarları tespit edip hüküm vermek Fiil
zarar ziyan verilmesine hükmetmek Fiil
(US) ehliyetsizlik kararı vermek Fiil
birinin iflasını ilan etmek Fiil
birini müflis ilan etmek Fiil
bir şeyi birine vermek Fiil
bir şeyi birine yüklemek Fiil