1. tanık/şahit göstermek, doğrulamak, doğruluğunu kanıtlamak/ispatlamak, (yazı veya sözle) doğruluğunu tasdik
    etmek, resmen açıklamak.
    to attest the truth of a statement: bir beyanatın doğruluğunu tasdik emek.
    to attest a signature: bir imzayı tasdik etmek.
    attested copy: tasdikli nüsha.
    His success attests his ability: Başarısı kabiliyetinin şahididir.
  2. delil/ispat göstermek, beyan etmek.
    His works attest his industry: Eserleri çalışkanlığının delilidir.
  3. yemin et(tir)mek, yeminle tanıklık yapmak/ifade vermek.
  4. tanık, şahit, delil.
  5. tanıklık, şahitlik.
suretini tasdik etmek Fiil
bir sureti tasdik etmek Fiil
bir imzayı tasdik etmek Fiil
bir vasiyetnamenin düzenlenmesinde tanık olarak bulunmak Fiil
vasiyetnamenin düzenlenmesinde tanık olarak bulunmak Fiil
takririn gerçekliğini tasdik etmek Fiil
bir ifadenin geçerliğini tasdik etmek Fiil
tanıklık/şahitlik yapmak.
to attest to the reliability of an employee: bir memurun güvenilebilirliğine tanıklık yapmak.
bir şeyi yeminle tasdik etmek Fiil
bir şeye şahadet etmek Fiil
'nın doğruluğuna tanıklık etmek Fiil