1. balk = baulk at: duraklamak, tereddüt etmek.
    He balk = baulked at going back home.
  2. durmak, direnmek, dayatmak, gitmek istememek, yürümemekte ısrar etmek.
    Some horses balk = baulk at
    the slightest obstacle. He balk = baulked at the idea of a tax increase.
  3. engellemek, önlemek, engel/mani olmak, durdurmak, geciktirmek.
    A sudden emergency balk = baulked his plans.
  4. atlatmak, kaçınmak, imtina etmek, muhalefet etmek.
  5. kaçırmak.
    to balk = baulk an opportunity: fırsatı kaçırmak.
  6. engel, mania.
  7. başarısızlık, yenilgi.
  8. tarlada sürülmemiş yer.
  9. hatıl, kiriş, çatı kirişi.
  10. (beyzbolde) hatalı hareket (yapmak).
  11. bilârdo masasında 8 bölmeden herbiri.
    balk = baulk line: bu bölmeleri ayıran çizgi.
    in balk = baulk: bölme içinde.
  12. hata, kusur.
    to make a balk = baulk: hata yapmak, kusur işlemek.