(ağzı kulaklarına vararak) gülümsemek, sırıtmak (memnuniyet, haz vb. ifadesi olarak).
They grinned
with pleasure when I gave them the sweets.
ağzı kulaklarına varma(k), dişlerini gösterme(k).
a snarling dog grins.
gülümseyerek memnuniyetini belirtmek.
He grinned approval.
sırıtma, sırıtış, (geniş) tebessüm.
snare, trap.
güler yüzle katlanmak, ezaya/cefaya/mihnete tahammül göstermek, sineye çekmek.
sırıtmak, ağzı kulaklarına varmak.
yaptığına pişman olmak, pişmanlık/nedamet duymak.
You'll grin on the other side of your face if you
have to pay for the damage you did.
sırıtmak Fiil
ağzı kulaklarına varmak, aptal aptal sırıtmak.
ağzı kulaklarına varmak, aptal aptal sırıtmak.