topal, ayağı/bacağı sakat.
a lame old man. His arm was lame. Sıfat
sakat. Sıfat
zayıf, yetersiz, acemi(ce).
a lame excuse. Sleeping too long is a lame excuse for being late. a lame effort. Sıfat
yorgun, uyuşuk, ağrılı, ağrıyan, sızlayan.
His arms is lame from playing ball. lame back. Sıfat
topallatmak, topal etmek. Geçişli Fiil
sakatlamak, zayıflatmak, etkisiz hale getirmek. Geçişli Fiil
zırh levhası, zırhın oynak yerlerini kaplayan üstüste levhacıkla. İsim
lâme (kumaş): parlak ipekli/pamuklu/reyon kuma. İsim
çaresiz kalmış birini güçlükten kurtarmak. Sıfat
yetersiz mazeret
geçmesi olanaksız görülen kanun önergesi
(a)
ABD yeni dönemde seçilmemiş fakat kısa bir süre daha çalışan senato/kongre üyesi. (b) zavallı/biçare
kimse, (c) borçlarını ödemeyen borsa simsarı, (d) sakat/geri kalan gemi.
seçim dönemi sona yaklaşmış ve yeniden seçilmemiş senato/kongre üyesi. İsim
sakat/kötürüm kimse. İsim
borsada borçlarını ödemeyen kimse. İsim
boş mazeret
uydurma mazeret
sudan bahane
kötü yönetilen hükümet
(US) seçimden sonra yapılan toplantı dönemi
inanılmaz hikâye
zorlaştırılan yönetim dönemi
(Fr.) lame

Gümüş ve altın görünüşü veren mâden ... mâden görünüşlü ipliklerle dokunmuş