1. (a) (yangını) söndürmek, (b) rahatsız/taciz etmek, canını sıkmak, sıkıntı/zahmet vermek.
    I don't want
    to put you out: Sizi rahatsız etmek istemem. (c) imal etmek, yayımlamak, yaymak, neşretmek.
    All work is done on the premises, nothing is put out: Bütün iş atelyede/bu binada yapılır, dışarı verilmez. (d) (beyzbol/kriket) yanmak, (e) dışarı koymak/atmak. çıkarmak, uzatmak.
    to put someone out of the room.
    to put one's arm out: kolunu (dışarıya) uzatmak. (f) yanıltmak, (g) darıltmak, (h) bozmak, şaşırtmak.
    He was very put out: Fena bozuldu/fena halde darıldı.
    put someone out in their reckoning: birinin hesabını bozmak. (h)
    put money out to interest: parayı faize vermek/yatırmak. (i)
    argo kaba seks delisi olmak, cinsî münasebet peşinde koşmak, (j)
    put out of the way: öldürmek, temizlemek, karartısını kaldırmak.
bütün takatını tüketmek Fiil
bayraklarını asmak Fiil
parasını işletmek Fiil
dilini çıkarmak.
salınmak Fiil
salmak Fiil
gücenmek Fiil
bozulmak Fiil
kızmak Fiil
üzülmek Fiil
yatırılan para
(beyzbol) yanma, oyun dışı edilme. İsim
şaşırtmak Fiil
bir ateşi söndürmek Fiil
ışık tutmak.
el ilanı çıkarmak Fiil
bir tekneyi demirlemek Fiil
her çareye başvurarak birini kurtarmaya çalışmak Fiil
kanıt ileri sürmek Fiil
ihale etmek Fiil
çıraklığa vermek Fiil
yüzde beşten yatırmak Fiil
faize vermek Fiil
emekliye ayırmak faize yatırmak Fiil
(başkalarının fikrini/maksadını vb.) yoklamak/anlamaya çalışmak, nabız yoklamak, ağız aramak.
I'm
putting out feelers to see if he'd like to come and work for us.
fon yatırmak Fiil
kurusun diye çamaşır asmak Fiil
para yatırmak Fiil
parayı faize vermek Fiil
parayı faize yatırmak Fiil
bir kredi konsorsiyumundan çekilmek Fiil
işten uzaklaştırmak Fiil
(gemi) hizmetten almak Fiil
utandırmak, mahcup etmek.
servis dışı bırakmak Fiil
yolunun üzerinden kaldırmak Fiil
kullanım dışı bırakmak Fiil
ödünç vermek Fiil
gazı söndürmek Fiil
birini çıraklığa vermek Fiil
otlatmak Fiil
(a) otlatmaya çıkarmak, (b)
k.d. emekliye ayırmak, (yaşlı/eski olduğu için) çalışmasına son vermek.

It's about time to put our old car to pasture and get a new one: Eski arabamızı emekliye ayırıp yenisini almanın zamanı geldi.
denize açılmak, deniz seyahatine çıkmak.
ihale açmak Fiil, Hukuk
etkisiz hale getirilmek Fiil, Askerlik
işlemez hale gelmek Fiil, Askerlik
faal olmayan bir göreve aktarılmak Fiil
emekliye çıkarılmak Fiil
küsmek Fiil
birine kızmış olmak Fiil
hastalığı onun işinden altı hafta alıkoydu
zahmet olmazsa
kafasından çıkarmak Fiil
hükümeti görevden uzaklaştırmak Fiil
bir makineyi bozmak Fiil
bir gemiyi hizmet dışına çıkarmak Fiil
her şeyi bozmak Fiil
para yatırmak Fiil
parasını ödünç vermek Fiil
kolunu uzatmak.
parasını faize yatırmak Fiil
(birisi için) zahmete/masrafa girmek, sıkıntıya katlanmak.
yoldan çekilmek Fiil
pabucunu dama atmak Fiil
birinin ayağını kaydırmak Fiil
birini zora sokmak Fiil
zahmet vermek Fiil
zahmete sokmak Fiil
bayıltmak Fiil
birine sorun çıkarmak Fiil
kendinden geçirmek Fiil
birinin başını belaya sokmak Fiil
birini safdışı etmek Fiil
birinin pestilini çıkarmak Fiil
birini şaşkına çevirmek Fiil
itidalini kaybettirmek Fiil
birini şaşkına çevirmek Fiil
birini sefaletten kurtarmak Fiil
birini oyun dışı bırakmak Fiil
birini yolundan çekmek Fiil
birinin pabucunu dama at(tır)mak, burnunu kırmak, ilgiyi kendi üzerinde toplayıp birini kıskandırmak.

His nose was put out of joint: Burnu kırıldı; pabucu dama atıldı.
(a) ayağını kaydırmak, pabucunu dama at(tır)mak, burnunu/gururunu kırmak, (b) birinin ümitlerini kırmak,
plânlarını akamete uğratmak.
birisinin ocağını söndürmek/teşebbüsünü akamete uğratmak.
boşa çıkarmak Fiil
birşeyi piyasaya sürmek Fiil
bir işi şirket dışına vermek Fiil
yalanlamak Fiil
birşeyi dışarı çıkarmak Fiil
birşeyi satışa sunmak Fiil
birşeyi üretmek Fiil
yanlış çıkarmak Fiil
birşeyi dışarı atmak Fiil
bir işi dışarıya vermek Fiil
yayımlamak Fiil
şirket dışından kişileri görevlendirmek Fiil
dağıtmak Fiil
işlemez hale getirmek Fiil, Askerlik
bir şeyi bozmak Fiil
etkisiz hale getirmek Fiil, Askerlik
bir şeyi tedavülden çekmek Fiil
bir şeyi tehlikeden uzaklaştırmak Fiil
unut(tur)mak, aklından çıkarmak.
bir şeyi kafasından atmak Fiil
bir şeyi birinin ulaşamayacağı yere koymak Fiil
gemiyi hizmet dışına çıkarmak Fiil
uğraşmak Fiil
çabalamak Fiil
çaba göstermek Fiil
(a) (hayvanı) çobana katmak, çayıra/otlağa/otlamaya göndermek/çıkarmak.
Put/turn a horse out to grass:
atı çayıra çıkarmak. (b)
k.d. (birisini mecburen) emekliye ayırmak.
altüst etmek, allak bullak etmek, bozmak.
(beyzbol) yanma, oyun dışı edilme. İsim