1. damla(t)ma(k), damla damla ak(ıt)ma(k), sız(dır)ma(k).
    Tears trickled down her cheeks.
    trickle-charger:
    akümülatörü az akımla dolduran cihaz.
  2. azar azar/yavaş yavaş gelme(k)/gitme(k)/geçme(k).
    The guests trickled out of the room: Misafirler
    birer ikişer odadan çıktılar.
  3. damla, sızıntı, damlayan/sızan şey.
  4. azar azar gelen/giden/geçen şey.
    a trickle of visitors throughout the day : bütün gün azar azar gelip giden misafirler.
küçük gruplar halinde gelmek Fiil
damla sulama İsim, Tarım
yavaş yavaş açığa vurmak Fiil
damlamak Fiil
sızmak Fiil
tiyatrodan akın akın çıkmak Fiil