artı, … eklenince/eklenirse, fazlası.
Ten plus six equals 16.
ayrıca, -e ilâveten -den başka/fazla, hem de.
He had wealth plus fame: Hem serveti hem de şöhreti
vardı.
salary plus commission: maaşa ilâveten komisyon.
artı (işareti), pozitif/ müspet (sayı, miktar).
a plus number/quantity: pozitif sayı/çokluk.
plus
sign: artı (+) işareti.
the plus terminal: pozitif uç.
üstün aşırı, fevkalâde.
He has personality plus: Üstün bir şahsiyeti vardır.
ek. fazlalık, ilâve.
kazanç, mal fazlası.
üstelik, buna ilâveten, fazla olarak.
a bicycle is cheaper, plus it is healthier.