1. Sıfat her, herbir(i).
    every day: her gün.
    every shop in town. We go there every weekend.
    every
    four days: 4 günde bir.
    from every country: her ülkeden.
    at every moment: her an.
    I expect him every minute: Her an (dakika) gelebilir)/Neredeyse gelir/Ha geldi ha gelecek.
    every man for himself: Herkes başının çaresine baksın.
    from every side: her taraftan.
    of every age: her yaştan.
    He spends every penny he earns: Kazancını son kuruşuna kadar harcar.
  2. Sıfat her türlü, pek çok, sayısız, sonsuz, yerden göğe kadar, sonuna kadar.
    You have every reason to complain:
    Şikâyet etmekte yerden göğe kadar haklısın.
    We wish you every happiness: Sonsuz mutluluklar dileriz.
    There was every prospect of success.
izninin her dakikasının zevkine varmak Fiil
dünya alem İsim
her saat başı teftişe çıkmak Fiil
rüzgâra göre hareket etmek Fiil
istisnasız hepsi.
Go to bed, every one of you! Hepiniz yatağa (marş marş)!
her bakımdan, tamamıyla.
every bit as good as: tıpkı … kadar iyi.
This is every bit as good
as she says it is.
He is every bit as clever as his brother: Tıpkı kardeşi gibi zekidir.
He is every bit as much of a liar as his brother: Yalancılıkta kardeşinden geri kalmaz.
Kaderin önüne geçilmez. Sıfat
(Ne kadar kötü olursa olsun) her işte bir hayır vardır.
Her işte bir hayır vardır.
talih bir gün herkese güler/herkesin bir şans günü vardır.
iki-üç günde bir
beş günde bir Zarf
her bakımdan, tamamıyla, tam, tepeden tırnağa, baştanbaşa, karış karış.
He knows every inch of the
neighborhood: Buraları karış karış (avucunun içi gibi) bilir).
every inch a soldier: iliklerine kadar asker.
She is every inch a lady: Tam/mükemmel bir hanımefendidir.
karış karış
sapına kadar asker.
(istisnasız) hepsi/tümü/bütünü.
Pick up every last bit of paper from the floor.
herkes kendi başının çare sine baksın
herkes, istisnasız her fert.
istisnasız hepsi
(istisnasız) herkes, her fert, her erkek.
arasıra, arada bir, zaman zaman.
arasıra, arada bir, zaman zaman.
arasıra, arada bir, zaman zaman.
her, her bir.
Every one of you will be personally responsible: Her biriniz şahsen sorumlu tutulacaksınız.
-aşırı, bir atlayarak, her ikinci.
every other day: gün aşırı, iki günde bir.
every other person:
her iki kişiden biri.
to write on every other line: satırları bir atlayarak yazmak.
… aşırı, her iki … de bir.
every other day: gün aşırı, iki günde bir.
günaşırı
gün aşırı
iki günde bir
her ambalaj üstünde okunaklı etiket bulunacaktır
her şahıs
her çeyrek saatte bir
ilgili tüm haklar İsim, Hukuk
her iki çocuktan biri
her bir
arasıra, arada bir, zaman zaman.
arasıra, zaman zaman, vakit vakit.
hayatın her kademesi
her/ne zaman … hep.
John wins every time we play: Ne zaman oynasak hep John kazanır.
beni her durduruşunda sayımı şaşırtıyorsun
rastgele, gelişigüzel, lâalettayin, düzensiz, her yön(d)e, her taraf(t)a, darmadağın.
He packed his
suitcase every which way. When the police arrived, the crowd started running every which way. Toys scattered about every which way.
saat başı işlemek Fiil
altı ayda bir borca faiz yüklemek Fiil
bir kimseye her türlü olanağı sağlamak Fiil
her gün kullanılan mallar
sürekli olarak, her an, daima, mütemadiyen, aralıksız.
At every moment I am reminded of the great
difficulties we have still to face.
adım başında
her defasında, her anda/yerde, istisnasız.
her türlü beklenmedik zor duruma hazırlıklı olmak Fiil
her noktada haklı olmak Fiil
her nokta da haklı olmak Fiil
her bakımdan standart da uygun olmak Fiil
her bakımdan standarda uygun olmak Fiil
her tarafından yoksulluk akmak Fiil
cinayet dışında her suçu işlemek Fiil
her saldırıya karşı koymak Fiil
her iklimde büyüyüp gelişebilmek
her kalite için talep
her karış toprak için mücadele vermek Fiil
başkasının her sözünü tekrar etmek Fiil
bir emri eksiksiz yerine getirmek Fiil
her şartı yerine getirmek Fiil
birini soyup soğana çevirmek Fiil
salkım saçak
her maaş günü körkütük sarhoş olmak Fiil
bir konuya gereken titizliği göstermek Fiil
birini hoşgörmek Fiil
üç yılda bir izne çıkmak Fiil
her şeye karışmak Fiil
...'e inancı tam olmak Fiil
birine her bakımdan güvenmek Fiil
...mek en doğal hakkı olmak Fiil
O ne kurnazdır/ne hinoğlu hindir!
her halde, her halü kârda, mutlaka.
adım başında
her yönde
her yönden Zarf
her açıdan Zarf
her bakımdan Zarf
her bakımdan.
civarı avucunun içi gibi tanımak Fiil
çok tutumlu olmak Fiil
pintilik etmek Fiil
elinden gelen tüm çabayı göstermek Fiil
tiyatro salonunun her köşesinden duyulmak Fiil
her zaman rastlanır olmamak Fiil
her sözcüğü yazmak Fiil
her günkü
her bakımdan, her halükârda.
her halükârda
her tarafta(n), her yerde(n).
her boyda
karış karış
her vitrin önünde durmak Fiil
köşe bucak dolaşmak Fiil
her ay eve para havale etmek Fiil
her çareye başvurmak Fiil
(otobüs) saat başı işlemek Fiil
her saat başı işlemek Fiil
kuruşu biriktirmek Fiil
son derece gayret göstermek, bütün gücünü harcamak.
bir sorunu her bakımdan incelemek Fiil
çok tutumlu davranmak, her kuruşun kıymetini bilmek.
her türlü banka muamelesi yapmak Fiil
her çareye başvurmak Fiil
hile dolap ne varsa başvurmak Fiil
her sabah iki saat antreman
aklına gelebilen her fikri ileri sürmek Fiil
bir şeyi yapmak için bütün olanakları kullanmak Fiil
her önleme başvurmak Fiil
her geçen gün Zarf
bütün yelkenleri fora.
şikâyet inde tamamen haklısın