Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. İsim A tipi hisse senetleri
  2. İsim kanunen adi hisse senetlerine bağlı haklardan değişik hakları olan hisse senetleri
  3. ayrıca
  4. B tipi
  5. C tipi vb hisse senetleri de vardır
  6. bu terim çoğunlukla oy hakkı bulunmayan hisse senetlerini belirtmek için kullanılır
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

..., but it's a start.
..., ama hiç yoktan iyidir.
a boy's job
çocuk işi
A Bug's Life
Bir Böceğin Yaşamı Özel Isim, Sinema
a company's resources
şirket sermayesi
a day's run
gün de katedilen mesafe
a day's run
bir günde katedilen mesafe
a day's wage
yevmiye
a dean's office
dekanlık
a diverse range of ...s
çok çeşitli ...ler Sıfat
a dog's age
uzun zaman.
a dog's life
sefil hayat.
a five day's growth of beard
beş günlük sakal
a fool's errand
boşuna gayret/zahmet/teşebbüs, sonuçsuz olacağı apaçık bir iş.
to go on a fool's errand: akıntıya
kürek çekmek; sonuçsuz bir işe girişmek.
a fortnight's holiday
on beş günlük izin
a fortnight's notice
on beş günlük ihbar
a fortnight's stay
on beş günlük misafirlik
a great variety of …s
çok çeşitli …ler İsim
a joke's a joke
latife latif gerek
a king's ransom
muazzam/külliyetli para.
cost a king's ransom: muazzam paraya mal olmak.
be worth a king's
ransom: paha biçilememek, çok değerli olmak.
a minute's rest
bir dakikalık soluk alma
a minute's rest
bir dakikalık soluklanma
a minute's silence
bir dakika sessizlik
a minute's walk
yürüyerek bir dakikalık mesafede
a month's credit
bir ay vadeli kredi
a month's credit
bir aylık kredi
a month's holiday
bir aylık izin
a month's pay
bir aylık maaş
a month's supply
bir aylık ihtiyaç
a mother's darling
nazlı, hanım evlâdı.
a person's character
seciye
a person's vital statistics
künye
a prostitute's rich lover
hovarda
a ta minute's warning
bir dakikalık uyarı
a thumb's breadth
kolay iş
a week's notice
bir hafta önceden ihbar
a week's warning
bir haftalık mühlet.
a year's guarantee
bir yıllık garanti
a year's rent
bir yıllık kira
A.S.A.P.
: en kısa zamanda, mümkün olabildiği kadar tez.
A.S.P.C.A.
: Amerika Hayvanları Koruma Derneği.
act as a woman's escort
kavalyelik etmek Fiil
appose one's signature to a document
bir belgeye imzasını atmak Fiil
a's
A'nın devamlı müşterisi olmak Fiil
ask one's employer for a rise
(US) işvereninden maaşına zam istemek Fiil
ask sb's advice on a matter
danışmak Fiil
assignment of a customer's credit balance
müşteri alacak bakiyesinin devri İsim
assure one's life with a company
bir şirkete hayat sigortası yaptırmak Fiil
assure one's life with a company
(Br) bir şirkete hayat sigortası yaptırmak Fiil
at a minute's warning
bir dakikalık uyarı
at a moment's notice
anında
at a moment's notice
ha deyince
at a snail's pace
kaplumbağa hızıyla Zarf
await a turn of one's luck
talihinin değişmesini beklemek Fiil
beat a path to someone's door
birinin kapısını aşındırmak Fiil
bring a complaint to sb's notice
şikâyetlerini birinin dikkatine sunmak Fiil
bring a smile to someone's lips
birini gülümsetmek Fiil
bring a storm about one's ear
protestolara neden olmak Fiil
buy a home of one's own
kendine ev almak Fiil
c s a check (cheque)
(US) Br seyahat çeki
call a person's bluff
karşısındakinin blöfünü görmek Fiil
carry a sum to sb's debit
bir meblağı birinin zimmetine geçirmek Fiil
cast a slur on sb's reputation
birinin itibarını lekelemek Fiil
certification of a man's name
bir kimsenin adının tasdiki İsim
continue a deceased's business
müteveffanın işini sürdürmek Fiil
continue a deceased's business
ölenin işlerini sürdürmek Fiil
costume a person's overall appearance
kıyafet
declare one's membership of a club
bir kulübün üyesi olduğunu beyan etmek Fiil
defamation of a competitor's reputation
bir rakibin itibarını bozucu harekette bulunma
designed as a children's playroom
çocuk oyun odası olarak tasarlanmış
die a dog's death
zavallı bir durumda ölmek Fiil
divide a bankrupt's estate
müflisin mallarını dağıtmak Fiil
divide a bankrupt's estate
müflisin mallarını bölmek Fiil
do a sum in one's head
bir hesabı kafadan yapmak Fiil
dock a workman's wages
işçi ücretlerinde indirim yapmak Fiil
drag one's feet on a matter
ayak sürümek Fiil
drain upon a country's resources
bir ülkenin kaynaklarını tüketip bitirmek Fiil
F.A.S.
: gemi bordasında teslim.
F.R.S.A.
= Fellow of the Royal Society of Arts.
fall short of one's a
hedefine ulaşamamak Fiil
fill a doctor's (make a) prescription
reçete yazmak Fiil
fill a doctor's prescription
reçete yazmak Fiil
fill a doctor's to make a prescription
reçete yazmak Fiil
fix a ship's position
bir geminin yerini saptamak Fiil
focus one's efforts on a problem
bütün çabalarını bir soruna yöneltmek Fiil
form a child's character
bir çocuğun karakterine biçim vermek Fiil
foul a ship's course
bir geminin seyrini aksatmak Fiil
get one's ducks in a row
işleri düzene koymak Fiil
get one's ducks in a row
organize olmak Fiil
get one's ducks in a row
toparlanmak Fiil
give a creditor a week's grace
bir borçluya bir haftalık ek süre tanımak Fiil
give a month's notice
bir ay önceden ihbarda bulunmak Fiil
give a month's warning
bir aylık ihtar süresi vermek Fiil
give a piece of one's mind
akıl vermek Fiil
give sb's speech a hostile reception
birinin konuşmasını yuhalamak Fiil
give someone a month's notice
birine bir ay önceden ihbarda bulunmak Fiil
gratify a child's thirst for knowledge
bir çocuğun bilgi açlığını gidermek Fiil
guide a child's first steps
bir çocuğu yürütmeye çalışmak Fiil
have a card up one's sleeve
gizli planı olmak Fiil
have a chip on one's shoulder
kavgaya hazır olmak Fiil
have a copy of one's own
kendi ne bir kopyasını ayırmak Fiil
have a handle to one's name
asalet unvanına sahip olmak Fiil
have a lot in one's minds
kafasında çok şey olmak Fiil
have a wolf in one's stomach
çok acıkmak Fiil
have a wolf in one's stomach
kurt gibi aç olmak Fiil
here's a (rum) go!
durum çok tuhaf!
hitch one's waggon to a star
yüksek amaç edinmek Fiil
It's a good thing
iyi ki! çok şükür!
It's a good thing we came home early, before snowstorm started.
It's a good thing
iyi ki, bereket versin ki.
It's a good thing I was not home when the fire started.
It's a little chilly.
Biraz serin.
It's a lucky dip
bu bir talih/şans işi.
It's a privilege to ...
...mek büyük bir zevk.
It's a privilege to ...
...mek büyük bir onur.
It's a Wonderful Life
Şahane Hayat Özel Isim, Sinema
It's been a while.
Bayağı zaman oldu.
in a week's time
bir hafta sonra, haftaya bugün.
keep a grocer's shop
bakkal dükkânı işletmek Fiil
lay one's case before a commission
davasını komisyona sunmak Fiil
lead a dog's life
sefalet içinde yüzmek, (it gibi) sürünmek, sefil bir hayat sürmek.
lead a dog's life
(köpek gibi) sürünmek, sefalet içinde bunalmak, çok sıkıntılı bir hayat sürmek.
lead a dog's life
çok sıkıntı çekmek, sürünmek, sefalet içinde yaşamak.
learn a /one's lesson
iyi bir ders almak, Hanyayı Konyayı öğrenmek.
He's learnt his lesson: (gereken) dersi aldı = ağzının
payını/boyunun ölçüsünü aldı.
lighten a ship's cargo
geminin yükünü hafifletmek Fiil
liquidate a bankrupt's affairs
müflisin işlerini tasfiye etmek Fiil
liquidate a bankrupt's affairs
bir müflisin işlerini tasfiye etmek Fiil
live in a fool's paradise
aylak ve lüks hayat yaşamak Fiil
lump one's all on a horse
her şeyini bir ata yatırmak Fiil
make a dent in one's fortune
kişinin servetinde gedik açmak Fiil
make a draft on one's account
kendi hesabına poliçe keşide etmek Fiil
make a draft on sb's friendship
birinin dostluğunu istismar etmek Fiil
make a study of a country's foreign trade
bir ülkenin dış ticaretini incelemek Fiil
mean a house for one's daughter
vasiyetinde kızına bir ev bırakmayı düşünmek Fiil
move at a snail's pace
sümüklüböcek hızıyla hareket etmek Fiil
N.A.S.
= National Academy of Science.
not a dog's chance
hiç şansı olmamak Fiil
not a worth a tinker's damn
beş para etmemek Fiil
not do a hand's turn
parmağını bile oynatmamak Fiil
not even a dog's chance
hiçbir şansı olmamak Fiil
obtain a month's leave
bir aylık izin almak Fiil
obtain a week's leave
bir haftalık izin almak Fiil
offer a reward for sb's capture
birinin tutuklanması için ödül vaat etmek Fiil
offer one's house as a guarantee
garanti olarak evini göstermek Fiil
on a frolic of one's own
kendi keyfi için
overdo one's part in a play
bir oyundaki rolünü abartılı oynamak Fiil
overlook a printer's error
bir dizgicinin hatasını gözden kaçırmak Fiil
put down to a customer's account
(Br) müşteri hesabına geçirmek Fiil
put one's desk a
masasını derleyip toplamak Fiil
race one's car against a tree
otomobil ile ağaca toslamak Fiil
raise a lodger's rent
bir kiracının kirasını yükseltmek Fiil
reestablish a firm's credit
bir firmanın itibarını iade etmek Fiil
replace someone without a moment's notice
hiç haber vermeden birinin yerine başkasını atamak Fiil
replenish a ship's stores
gemi ambarlarını doldurmak Fiil
run a country's economy
bir memleketin ekonomisini yönetmek Fiil
S.A.C.
= Strategic Air Command.
S.P.C.A.
= Society for the Prevention of Cruelty to Animals (Hayvanları Koruma Cemiyeti).
S.W.A.K.
öpücükle mühürlendi. (aşk mektubunun sonuna veya zarfın üzerine yazılır). Edebiyat
S.W.A.T.
(teröristler vb. ile mücadele için) özel eğitilmiş ve özel silahlarla donatılmış.
SWAT= S.W.A.T. team:
bu tür polis ekibi (=
Special
Weapons
And
Tactics).
İsim
schedule of a bankrupt's creditors
bir müflisin alacaklılar listesi
send someone on a fool's errand
biriyle alay etmek Fiil
set one's hand to a document
bir belgeye imza atmak Fiil
set one's hands to a task
bir işe el atmak Fiil
steal a competitor's market
bir rakibin pazarını elinden almak Fiil
stop a neighbour's light
komşunun ışığına engel olmak Fiil
submit a statement of one's affairs
tasfiye bilançosunu sunmak Fiil
supply a banker's reference
banka referansı vermek Fiil
suspect a criminal's statement
bir suçlunun ifadesini kuşkuyla karşılamak Fiil
take a car's number
bir otomobilin numarasını almak Fiil
take a car's number
otomobilin numarasını almak Fiil
take a month's holiday in summer
yazın bir ay izin almak Fiil
take one's place in a queue
kuyrukta sıraya girmek Fiil
take sb's measures for a suit
birinin (giysi dikmek için) ölçüsünü almak Fiil
talk a's
vb anlatmak Fiil
talk a's
görevini
talk a's
işini
that's a bit of a jar
bu pek tepeden inme oldu
That's a mercy
! Allaha çok şükür! Hamdolsun!
the management of a country's finances
maliye
thrust a coin into a beggar's hand
bir dilencinin eline para atmak Fiil
tie a knot in one's handkerchief
mendiline düğüm atmak Fiil
trust one's affairs to a lawyer
işlerini bir avukata emanet etmek Fiil
turn a project over one's mind
bir tasarıyı zihninde evirip çevirmek Fiil
twist a person's arm
birine manevi baskı yapmak Fiil
Two's company, three's a crowd
İki kişi eğlenir, üçüncüsü cansıkar.
U.S.A.
United States of America.
U.S.A.
United States Army.
U.S.A.
Union of South Africa.
U.S.A.F.
United States Air Force.
use of a company's car
şirket arabasının kullanımı
W.A.A.S.
Women's auxiliary Army Service. Sıfat
weakness of a country's defences
bir ülkenin savunma mekanizmasının zayıflığı
Where there's a will, there's a way.
İstenirse herşey olur. Cümle
win a lady's hand
(bir kadını) evlenmeye razı etmek.
within a stone's throw
iki adımlık mesafede
within a stone's throw
bir taş atımı uzaklıkta
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.

Türkçe-Ingilizce Ilgili Terimler

A.Ş.
Abbreviation for "joint-stock company" İşletme
Türkçe-Ingilizce terim çevirileri: Zargan Ltd.