benzer, eşit, aynı, müsavi, farksız (bir şekilde). alike as two peas: tıpkısı, birbirinin tıpatıp
aynı. I think all politicians are alike: Bence bütün politikacılar birbirine benzer. to treat all customers alike: bütün müşterilere eşit muamele yapmak. summer and winter alike: hem yaz, hem kış.