huşu, haşyet: son derece kudret ve kuvvet sahibi bir varlık karşısında duyulan hürmet ve hayranlıkla karışık korku/ürperme.
to strike someone with awe: huşu telkin etmek, korku/ürperme vermek.
to hold/keep someone in awe: birisini haşyet içinde bırakmak.
awe-inspiring: huşu telkin eden, korku veren, ürperten.
to stand in awe of someone: birisinden korkmak, birisine karşı hürmet ve korku duymak.
He always stood in awe of his father.