1. şölen, ziyafet.
    Everything you cook for me is a banquet, my dear.
    a banquet fit for a king: mükemmel bir şölen.
  2. bir kimse şerefine veya bir kurum yararına düzenlenen törenli ziyafet.
  3. şölen vermek, ziyafet çekmek.
    They banqueted the visiting dignitary in grand style: Misafir zevata
    muhteşem bir ziyafet çektiler.
    banqueting chamber: ziyafet salonu.
  4. ziyafette hazır bulunmak, kendine ziyafet çekmek.
    The king banqueted on pheasant and wine.
insan etinin yenildiği ziyafet. İsim
resmi akşam yemeği
ziyafet salonu
birinin gelişi şerefine ziyafet vermek Fiil