1. açıklamak, ilân etmek.
    blazon forth: davul zurna ile ilân etmek.
    The picketers blazoned their
    grievances on placards.
  2. işaret koymak.
  3. arma çizmek.
  4. arma, armalı sancak/kalkan.
  5. apaçık/bariz/âşikâr bir şekilde ortaya koyma, açıklama, herkese duyurma, davul zurna ile ilân etme.
    The
    candidate zestfully made a blazon of his opponent's error.