Geçişli Fiil Allahın lûtuf ve keremini dilemek, hayır dua etmek, lûtfu ilâhi talep etmek. She'll bless you for
this: Bunun için sana dua edecek. (God) bless you: Sağol! Allah razı olsun/Allaha emanet ol/Allah seni korusun. God bless Turkey: Yaşasın Türkiye! bless this house: Allah bu evi korusun
Geçişli Fiil lûtfuna/nimetine eriştirmek/mazhar etmek, vermek. God did not bless them with … : Allah onları
…'e mazhar etmedi. Nature blessed them with … : Tabiat onlara … verdi. I was never blessed with children: Allah bana hiç evlât vermedi.
Geçişli Fiil ululamak, tebcil etmek, (Allaha) hamdetmek, şüktermek. bless the name of the Lord: Allahın adını
ululamak. bless my stars that … : çok şükür/hamdolsun ki …
Geçişli Fiil kötülüklerden/şerden korumak/hıfzetmek. bless your innocent little heart: Allah o temiz/masum
kalbini korusun. God bless me! İmdat! Allahım sen koru! bless my soul: Üstüme iyilik sağlık! Şuna da bakın hele! God bless my country: Allah vatanımı korusun!
Geçişli Fiil lânetlemek, tel'in etmek, lânete mahkûm etmek, kahretmek. bless me if it isn't my old friend:
Bu eski arkadaşım değilse kahrolayım. I'm blest (or blessed) if I know: Hiç bilmiyorum/Nereden bileyim?/Biliyorsam kahrolayım! Allah canımı alsın ki bilmiyorum!