1. ayrılma, ayrılış, uzaklaşma.
    He made a breakaway from his former life: Eski hayatından uzaklaştı.
  2. (a) panik, dağılıp kaçma, kaçış, hezimet, (b) sürüden kaçan hayvan.
  3. Tiyatro kolay sökülüp kurulabilen sahne.
  4. ayrılan, ayrılık taraftarı.
    A breakaway group within the old political party formed a new one.
  5. kolay sökülüp takılabilen, kolayca kırılabilen.
bütünden kopan grup
kopan grup
(a) sıyrılmak, (kaçıp) kurtulmak, firar etmek, yakasını kurtarmak.
He broke away from arresting officer.
(b) vaktinden önce harekete geçmek.
The horse broke away from the starting gate. (c) kırılıp kopmak, dağılmak, ayrılmak, (dinî/siyasî) bağları koparmak.
patinaj