1. Denizcilik borda, alabanda, geminin su üstünde kalan yan yüzeyi.
  2. Denizcilik (a) borda topları, (b) borda ateşi, salvo, yaylım ateş.
  3. (yazı veya sözle) şiddetli saldırı/hücum/eleştiri.
    The reviewer leveled a broadside at the bad novel:
    Eleştirmeci, berbat romanı yerin dibine geçirdi.
  4. broadsheet ile ayni anlama gelir. (a) yalnız bir tarafı basılmış büyük kâğıt (ilân kâğıdı, afiş vb.), (b) basılı el ilânı.
  5. geniş yüzey/yan (evin yan duvarları gibi).
  6. broadside ballad ile ayni anlama gelir. (özellikle 16-17'nci yy.'da İngilterede) el ilânı şeklinde
    basılıp sokaklarda satılan şarkı, destan vb..
  7. yandan, yanı/cephesi (belirli bir noktaya) dönük/çevrilmiş olarak.
    The truck hit the fence broadside:
    Kamyon, çite yandan çarptı.
  8. yanlamak, yan yan gitmek, yandan ilerlemek.
  9. yan ateşine tutmak, yandan ateş etmek.
bayinin promosyon malzemesi olarak kullandığı bir yanı basılı , postalanmak Fiil
bayinin promosyon malzemesi olarak kullandığı bir yanı baskılı
postalanmak için katlanmış tek yaprak
broadside ile ayni anlama gelir. (özellikle 16-17'nci yy.'da İngilterede) el ilânı şeklinde basılıp
sokaklarda satılan şarkı, destan vb..