1. şamandıra.
  2. cankurtaran.
  3. su üzerinde tutmak.
    The life jacket buoyed her up until help arrived.
  4. Denizcilik şamandıra koymak.

  5. buoy up: umut/cesaret vermek, umudunu/cesaretini kuvvetlendirmek.
    Her courage was buoyed by the doctor's calmness.
  6. suya batmamak, su üstünde kalmak/yüzmek.
can simidini yakalamak Fiil
demir şamandırası
ışıklı şamandıra
çanlı şamandıra.
(pantalon şeklinde) cankurtaran varagelesi. İsim
(pantalon şeklinde) cankurtaran varagelesi. İsim
konik şamandıra. İsim
fıçı şamandırası
fıçı şamandıra
giriş şamandırası
gazlı şamandıra feneri
cankurtaran simidi. İsim
ışıklı şamandıra
cankurtaran simidine hızla ilerlemek Fiil
şamandıra
bağlama şamandırası
konik şamandıra.
boru hattı şamandırası İsim, Denizcilik
şamandıra koymak Fiil
can kurtaran simidi
şamandıra
cankurtaran simidini denize atmak Fiil
düdüklü şamandıra
dalgaların hareketiyle işleyen ıslık cihazlı şamandıra
leş şamandırası
batmış geminin yerini belli etmek için işaret koymak Fiil
yapmak Fiil
(a) yüzdürmek, su yüzünde tutmak, batmasına engel olmak, (b) desteklemek, (c) yüreklendirmek, (maneviyatını) yükseltmek.