1. boğ(ul)ma(k), nefesi(ni) kes(il)mek, nefes alamama(k).
    When he resisted, the burglar tried to choke him.
  2. tıka(n)ma(k), kıs(ıl)ma(k).

  3. choke off: (gelişmesini/büyümesini /işlemesini/faaliyetini) önlemek, durdurmak, defetmek, vazgeçirmek.

    to choke off diuscussions.
  4. (motora) fazla benzin vermek.
  5. Makine kısıcı, boğucu: hava/gaz akışını düzenleyen mekanizma.
    choke throttle: kısma sürgüsü.
  6. choke coil ile ayni anlama gelir. tıkaç bobini: alternatif akıma büyük empedans gösteren ve çoğunlukla
    süzücü devrelerde kullanılan self-endüktans.
otomatik jigle
otomatik starter
süzme kısıcısı
ithalatı sınırlamak Fiil
ithalatı sınırlamak Fiil
tutmak, bastırmak, dindirmek, durdurmak, önlemek, menetmek, saklamak, gizlemek.
She chokeed back her tears.
kefaletle tahliye edilememe
choke ile ayni anlama gelir. tıkaç bobini: alternatif akıma büyük empedans gösteren ve çoğunlukla
süzücü devrelerde kullanılan self-endüktans.
köpek tasması (iri/kuvvetli köpekler için).
(maden ocağında) boğucu gaz: oksijeni çok az, karbon dioksiti fazla olan ve boğulmaya sebep olabilen hava.
zorla yutmak, tık(ın)mak.
to choke down a plate of spinach.
bir tartışmayı durdurmak Fiil
girişi tıkamak Fiil
(heyecan, korku vb.'den) tıkanmak, dili tutulmak, konuşamamak, nutku tutulmak.
hava kelebeği İsim, Ulaşım