1. takırda(t)mak, çatırda(t)mak, tak tak/pat pat ses çıkarmak, patırtı etmek.
    The shutters clattered in the wind.
  2. patır patır/paldır küldür (ses çıkararak) gitmek, pat diye atmak, birbirine vurmak.
    The metal dish
    clattered down the stone stairs. The iron-wheeled cart clattered down the street. The maid clattered the pots and pans in the sink.
    clatter downstairs: merdivenleri paldır küldür inmek.
    come clattering down: pat diye düşmek.
  3. yüksek sesle/hızlı hızlı konuşmak, gevezelik etmek.
  4. patırtı, takırtı, çatırtı.
    The stagecoach made a terrible clatter on the wooden bridge.
  5. gürültü, şamata, velvele, gümbürtü.
    clatter came from the kitchen where pans were being washed.
  6. gevezelik, boşboğazlık, dedikodu, boş lâf, kuru gürültü.
sürekli çene çalmak Fiil
paldır küldür
tangır tungur