coördinate

  1. aynı derece ve mertebeden, eşit, denk (kimse/şey).
  2. düzenli, düzgün, muntazam, uyumlu, âhenkli, tutarlı, insicamlı.
  3. Matematik konaç, koordinat.
    coordinate=co-ordinate=coördinate axis: konaç/koordinat ekseni.
    coordinate=co-ordinate=coördinate
    system: konaç dizgesi, koordinat sistemi.
    coordinate=co-ordinate=coördinate geometry: analitik geometri.
  4. Gramer eşsıralı, bağımlı sıralı: anlam ilişkisi bağlaçlar aracılığıyla sağlanan.
    coordinate=co-ordinate=coördinate
    sentence: eşsıralı tümce.
  5. Kimya kon: bir dizgenin durum, konum ya da etkileşimini, koşulların nicel değerlerine göre belirleyebilmek
    için kurulan matematiksel düzenleme.
    coordinate=co-ordinate=coördinate covalences = coordinate=co-ordinate=coördinate covalent bond: kon ortaklaşım bağı.
  6. düzenlemek, düzeltmek, tanzim/terip etmek.
  7. sıralamak, dizmek, aynı sıra ve dereceye koymak.
  8. âhenkli ve intizamlı hale getirmek, birbirine uydurmak, ayarlamak, alıştırmak, uygunluk/âhenk sağlamak.

    If we coordinate=co-ordinate=coördinate our efforts we should be able to defeat the enemy.
ilgin konaç dizgesi.
ağırlık özekli konaç dizgesi: n boyutlu Öklid uzayında, toplamları 1 olan ve n adet lineer bağımsız sayılar
dizisi ile çarpılınca bir tek noktayı belirleyen konaçlardan oluşan dizge.
aynı derece ve mertebeden, eşit, denk (kimse/şey).
düzenli, düzgün, muntazam, uyumlu, âhenkli, tutarlı, insicamlı.
konaç, koordinat.
coordinate=co-ordinate=coördinate axis: konaç/koordinat ekseni.
coordinate=co-ordinate=coördinate
system: konaç dizgesi, koordinat sistemi.
coordinate=co-ordinate=coördinate geometry: analitik geometri.
Matematik
eşsıralı, bağımlı sıralı: anlam ilişkisi bağlaçlar aracılığıyla sağlanan.
coordinate=co-ordinate=coördinate
sentence: eşsıralı tümce.
Gramer
kon: bir dizgenin durum, konum ya da etkileşimini, koşulların nicel değerlerine göre belirleyebilmek
için kurulan matematiksel düzenleme.
coordinate=co-ordinate=coördinate covalences = coordinate=co-ordinate=coördinate covalent bond: kon ortaklaşım bağı.
Kimya
düzenlemek, düzeltmek, tanzim/terip etmek.
sıralamak, dizmek, aynı sıra ve dereceye koymak.
âhenkli ve intizamlı hale getirmek, birbirine uydurmak, ayarlamak, alıştırmak, uygunluk/âhenk sağlamak.

If we coordinate=co-ordinate=coördinate our efforts we should be able to defeat the enemy.
takım (elbise): renk, kumaş, stil ve desen bakımından birbirine uyan ve beraber giyilen kadın dış giyimi.
düzenli/düzgün/ muntazam/uyumlu/âhenkli/tutarlı/insicamlı bir şekilde.
koordinat İsim, Geometri
koordine makamı
eşgüdüm dairesi
koordinat kodu
eşit düzey ve derecedeki mahkeme
eşgüdümlü kaza yetkisi
söz konusu davaya bakmaya yetkili aynı derecedeki mahkemelerin kaza yetkisi
programlarını birbirine uydurmak Fiil
koordinat düzlemi İsim, Cebir
yuvaksal konaç dizgesi, silindirik koordinat sistemi.
cylindrical coordinates: yuvaksal konaçlar.

cylindrical function: yuvaksal işlev.
cylindrical surface: yuvaksal yüzey.