1. İsim, Spor trivela
  2. Fiil, Tekstil Sanayii bükmek
  3. kıvır(ıl)mak.
    curl one's hair: saçını kıvırmak.
  4. bük(ül)mek.
    curl one's lip: dudak bükmek, alaylı bir şekilde gülümsemek, hor bakmak.
  5. bukle/büklüm yapmak/olmak.
  6. buklelerle/kıvrımlarla süslemek.
  7. sar(ıl)mak.
    The plant's stem curled round the the branches of the tree.
  8. dalgalı/ondüleli olmak.
    have one's hair curled: saçını ondüle yaptırmak.
  9. buz topacı/kaydırmaca oynamak.
  10. helezonî şekilde/kıvrıla kıvrıla hareket etmek.
    The smoke curls from the pipe.
  11. kıvrım, büklüm, bukle, saç lülesi, kâkül.
    in curl: dalgalı, bukleli, kıvrık.
    How do you keep your hair in curl?
  12. kıvırcık.
  13. kıvırma, bükme, bukle/ondüle yapma.
  14. kıvırcıklık, dalgalı/bukleli oluş.
  15. (a) (bitkilerde) büzülme: yaprağın bakışımsız/simetrisiz gelişmesi, (b) yaprağın şeklini bozan/kıvrılıp
    büzülmesine sebep olan hastalık.
  16. helezonî çizgi, kıvrık/dalgalı çizgi/yol.
    a curl of smoke.
  17. Matematik dönerge, rotasyonel: verilen bir yöneyle, koordinatları bunun kısmî türevlerinden oluşan yöneyin dış
    çarpımı alınarak bulunan yöney/vektör, (b) dönerge alma işlemi.
hor görmek Fiil
alaycı bir ifade takınmak Fiil
dehşete salmak, korku/dehşet vermek, (manen) sarsmak.
yaprak kıvırtan: yaprakların kıvrılarak ölmesine yol açan bir nevi mantar hastalığı. İsim
ıslatılıp toka ile tutturulan saç lülesi. İsim
fiyat kırma
alına yapışık kâkül. İsim
bukle
(a) kıvrılmak, çekilmek, büzülmek, bir köşeye çekilip (oturarak/yatarak) keyfine bakmak.
He's curled
up in front of the TV. The cat curls up into a ball. (b)
mec. korkudan/utançtan vb.) kıvranmak, kıvrılıp büzülmek, bir köşeye çekilmek, (c)
argo yıkılmak, çökmek.