1. damla(t)mak, (damla damla) ak(ıt)mak, sız(dır)mak.
    Water is dripping (down) from the roof. The roof
    is dripping water.
    (to be) dripping wet: sırsıklam (olmak).
    a uniform dripping with decorations: nişanlarla dolu bir üniforma.
    Her voice dripped false sweetness: Sesinde sahte bir tatlılık vardı.
  2. damlama, damlayış, damla damla akma, sızma.
  3. damlayan sıvı.
  4. damlaların çıkardığı ses.
    All night I heard the drip of the water.
  5. sevimsiz/geçimsiz/tatsız kimse.
  6. Mimarlık saçak, damlalık.
    drip moulding: saçak.
  7. intravenous drip ile ayni anlama gelir. damardan besleme.
drip ile ayni anlama gelir. damardan besleme.
damardan besleme.
burun arkası akıntısı: nezle vb.'de burun ifrazatının boğaza damlaması.
damlalık
damlalık
süzme kahve.
(çamaşırı) sıkmadan askıya asarak kurutmak Fiil
süzmelik (kahve).
damla sulama İsim, Tarım
damla sulama hattı
(a) damla kabı: damlayan su veya yağın toplandığı kap, (b) dripping pan
sızıntı tavası, kızartılan etten sızan yağın toplandığı tava.
damlalık
boşaltma borusu
damlalık