1. Zarf kesinlikle, kat'iyetle, kesin/kat'î olarak.
  2. Zarf tamamıyla, tamamen, tam, tamı tamına, dakik olarak.
    The train arrived exactly at 9 o'clock, neither
    earlier, nor later. The doctor told him not to smoke, but he did exactly the opposite.
  3. Zarf aynen, tıpatıp, doğru olarak, dosdoğru, yanlışsız/hatasız olarak.
    Tell me exactly where she is.
  4. Zarf (birisinin sözünü tasdik/teyit için) tamam, çok doğru, tamamıyla haklısınız, aynen öyle.
    “We need
    a drink.” “exactly! Let's have one.”
tam olarak bilmek Fiil
(a) pek/okadar … değil, hakikatte/aslında … değil.
We're not exactly diving fast: Okadar hızlı
sürmüyoruz.
She's not exactly stupid, but … : Aslında aptal değildir ama … (b) (cevap olarak) pek öyle değil.
özdeş