kusur, zaaf, ayıp, noksanlık, eksiklik. That machine has one big failing.
başarısızlığa uğrayan, başarısız kimse, kusurlu/noksan/eksik şey.
zayıflayan, azalan, eriyip giden.
olmazsa, bulunmazsa, olmaması/bulunmaması/noksanlığı halinde. failing this: bu olmazsa, aksi takdirde.
failing specific instruction, use your own judgment: Özel talimat yoksa kendi akıl ve mantığını kullan. failing good weather, the party will be held indoor: Hava iyi olmazsa eğlence içeride yapılacak.