1. başarısızlık, muvaffakiyetsizlik.
  2. kusur, zaaf, ayıp, noksanlık, eksiklik.
    That machine has one big failing.
  3. başarısızlığa uğrayan, başarısız kimse, kusurlu/noksan/eksik şey.
  4. zayıflayan, azalan, eriyip giden.
  5. olmazsa, bulunmazsa, olmaması/bulunmaması/noksanlığı halinde.
    failing this: bu olmazsa, aksi takdirde.

    failing specific instruction, use your own judgment: Özel talimat yoksa kendi akıl ve mantığını kullan.
    failing good weather, the party will be held indoor: Hava iyi olmazsa eğlence içeride yapılacak.
görevlerini yerine getirmez olmak Fiil
aksine bir hüküm olmadığı takdirde
anlaşma olmadığı takdirde
batan firma İsim, Rekabet Hukuku
öne doğru başarısızlık (risk alan şirketlerde , bir ürün , strateji , örgütsel bir değişiklik vs'yi denedikten
sonra , bunların işlememesi durumunda b
kırık
düşmanın bozulan morali
düşmanın bozulan moral,
ödenmediği takdirde
yapılmayan ödeme
aksine delil olmadığı takdirde
aleyhine delil olmadığı takdirde
olmadığı takdirde
aksini belirtmediğiniz takdirde
batmakta olan banka