1. flört/kur yapmak, âşıkane ilgi kurmaya çalışmak, âşıkdaşlık yapmak.
    to flirt with a girl: bir kıza kur yapmak.
  2. fırla(t)mak, hızla hareket et(tir)mek.
  3. (yelpaze vb.) iki yana salla(n)mak.
    She flirted her fan impatiently.
  4. flirter ile ayni anlama gelir. flört, âşıkdaşlık/kur yapan kimse.
  5. fırlat(ıl)ma, at(ıl)ma, hızla hareket et(tir)me.
  6. ânî/hızlı hareket, (kanat) çırpma.
    With a flirt of its tail, the bird flew away.
(a) aklından geçirmek, fazla önem vermeden düşünmek.
We flirted with the idea of going abroad but
decided against it. (b) küçümsemek, hiçe saymak.