1. (gürültülü) kavga/dövüş, vuruşma, arbede, karışıklık, mücadele.
    eager for the fray: kavgaya hazır.

    He rushed into the fray.
    Are you ready for the fray? Mücadeleye hazır mısın?
  2. (a)
    fright, (b)
    frighten, (c)
    fight.
  3. (kumaş, halat vb.) tarazlan(dır)mak, yıpratmak, yıpranmak, aşın(dır)mak.
    The beggar's shirt was frayed at the neck.
  4. (kumaşın kesilen ucu) tiftiklenmek.
    She found it difficult to make a nylon dress, because the material
    frayed so quickly when she cut it.
  5. (sinir) boz(ul)mak.
    The argument frayed their nerves.
  6. sürtmek, ovmak.
  7. (kumaş vb. de) yıpranmış/eskimiş/tarazlanmış kısım.
kendini kavganın ortasına atmak Fiil
yeniden kavgaya girişmek Fiil
eskimek, yıpranmak, aşınmak.