yerini birine vermek
Fiil
tanıklık etmek ehliyetini haiz olmak
Fiil
tanıklık etmeye ehliyetli tanık
tanıklık etmeyi reddetmek
Fiil
gönül vermek, gönlünü kaptırmak, sevdalanmak, derin aşka/sevdaya düşmek.
zamanının aşırı bir kısmını okumaya ayırmak
Fiil
birkaç söz söyleyip birinin şerefine kadehini kaldırmak
Fiil
birine sadaka vermek
Fiil
bir şeye ilk önce girişmek
Fiil
bir şeye ilk hızı vermek
Fiil
(a) (çocuk) doğurmak, (b) meydana getirmek, yol açmak, yaratmak, ibda etmek.
to give birth to a child:
çocuk doğurmak.
to give birth to a poem: şiir yazmak.
yayılmasından sorumlu olmak
Fiil
bir senedi para gibi kabul etmek
Fiil
evrak muhtevasını açıklamak
Fiil
yapmak, uygulamak, yerine getirmek, ifa/icra etmek, tatbik mevkiine koymak.
He gave effect to his brother's wishes by having him buried properly.
give a good effect: iyi yönde etkilemek, yararlı olmak.
bir kanunu uygulamak
Fiil
bir kanunu yürürlüğe koymak
Fiil
bir şeyi yerine getirmek
Fiil
duygularını güzel sözlerle ifade etmek
Fiil
şükranlarını dile getirmek
Fiil
iradesini beyan etmek
Fiil
bir şeye bel bağlamak
Fiil
hayalinin dizginlerini koyuvermek
Fiil
muhayyilesinin dizginlerini koyuvermek
Fiil
birine tam yetki vermek
Fiil
(çoluk çocuğun) bakımı ile mükellef olmak, geçimini sağlamak.
kendini tehlikeye maruz bırakmak
Fiil
gelecekte özgürce davranmasını güçleştirebilecek sorumluluklar üstlenmek
Fiil
bir partiye katılmak
Fiil
birşeye mağlup olmak
Fiil
birşey karşısında pes etmek
Fiil
birşeye teslim olmak
Fiil
(Br) bir avukata talimat vermek
Fiil
birini sebepsiz azarlamak
Fiil
birine açıkça söylemek
Fiil
biriyle açık konuşmak
Fiil
…e müsamaha göstermek
Fiil
…e anlayış göstermek
Fiil
bir şeyi canlandırmak
Fiil
düşüncelerini dile getirmek
Fiil
bir memura iş akdinin feshedildiğini bildirmek
Fiil
işverenine ihtarda bulunmak
Fiil
işverene işten ayrılacağını bildirmek
Fiil
kiracıya boşaltma bildirisi vermek
Fiil
borçluya ihtarname çekmek
Fiil
bir tasarıya katıldığını belirtmek
Fiil
birine kol nu vermek
Fiil
dikkatinıbir şeye vermek
Fiil
dikkatini bir şeye vermek
Fiil
bir siparişi karşılamak için titiz davranmak
Fiil
siparişi karşılamak için titiz davranmak
Fiil
birine selam söylemek
Fiil
işverenine işten ayrılma niyetinde olduğunu bildirmek
Fiil
bir planı can-ı gönülden onaylamak
Fiil
birine selam söylemek
Fiil
birine saygılarını bildirmek
Fiil
oyunu bir adaya vermek
Fiil
oyunu bir partiye vermek
Fiil
bütün enerjisini bir işe harcamak
Fiil
biriyle cinsel ilişkiye girmek
Fiil
biriyle beraber olmak
Fiil
kendini bir şeye vermek
Fiil
tereddütüne neden olmak
Fiil
öncelik tanımak, yer vermek, yerini terketmek, yerine geçmek.
Time passes and the old gives place to the new. Tears gave place to smiles. His anger gave place to remorse.
gemiye limanda yer vermek
Fiil
iddiasını sağlamlaştırmak
Fiil
bir siparişe öncelik vermek
Fiil
hayırseverlik derneklerine bol bağışta bulunmak
Fiil
...'e muntazam uçak servisi olmak
Fiil
doğurmak, üretmek, meydana getirmek, hasıl etmek, sebep olmak.
(bir satış akdinin hile veya ayıp sebebiyle) feshine neden olmak
Fiil
rezalete neden olmak
Fiil
endişeye sebep olmak
Fiil
anlaşmazlığa yol açmak
Fiil
yanlış anlaşmaya neden olmak
Fiil
büyük eleştirilere neden olmak
Fiil
protestolara neden olmak
Fiil
bir şeye biçim vermek
Fiil
birine müteşekkir olmak
Fiil
birine niyetleri hakkında kesin bilgi vermek
Fiil
birine uygun şekilde anlatmak/ söylemek, ima etmek.
He gave me to understand that he would be here by 3: En geç saat 3'te burada olacağını ima etti.
I am given to understand that : Bildiğime göre.
birşeyi birine iade etmek
Fiil
birşeyi birşey için kullanmak
Fiil
birşeyi birşeye ayırmak
Fiil
birine destek vermek
Fiil
bir teklifi desteklemek
Fiil
birine destek vermek
Fiil
uygulanabilir duruma getirmek
Fiil
ezan okumak
Fiil, Din ve İnanç
(bir kimseyi) atlatmak, sıvışmak, tüymek.
gerçek olmadığını göstermek
Fiil
(a) birisini yalancılıkla itham etmek, yalanlamak, tekzip etmek, (b) yalancı(lığını meydana) çıkarmak,
yalanlamak, yalan olduğunu ispat etmek/göstermek.
yerini birine vermek
Fiil
dükkânıni çocuğuna devretmek
Fiil
dükkânını çocuğuna devretmek
Fiil
duygularını dile getirmek
Fiil
öfkesinin dizginlerini bırakmak
Fiil
tutkulu bir konuşmada duygularını ifade etmek
Fiil
duygularını koyuvermek
Fiil
(a) …'e teslim olmak, (b) (hislerini, heyecanını vb.) tutamamak, zaptedememek, kapıp koyvermek, kontrolunu
kaybetmek. (c) …'e kapılmak.
to give way to anger: öfkeye kapılmak. (d) … in fikrini vb. kabul etmek.
duygularını tutamamak
Fiil
baskı karşısında yumuşamak
Fiil
bir şeye önem vermek
Fiil
kendini birşeye vermek
Fiil
tüm zamanını birşeye ayırmak
Fiil
(fikre/konuya) gerçek süsü vermek, gerçek gibi göstermek, gerçek izlenimi uyandırmak.
Her wet hair and clothing lent color to her claim that she had been thrown into the lake by a madman.
kanatlandırmak, kanat takmak, hızlandırmak, uçurmak.
Fear lent me wings: Korku beni âdetâ kanatlandırdı.
garanti vermekle mükellef
tanıklık yapmayı teklif etmek
Fiil
ihbarda bulunma yetkisi olan şahıs
...'e selamlarımı iletin.
röportaj isteklerini reddetmek
Fiil
karar vermek(mahkemenin yargılama esnasında karar vermesi)
sonucu lehine olan/gözüken bir bahse girişmek.
lay (someone) odds (of): birine avantaj sağlamak, üstünlüğü birine bırakmak.
cayır cayır vermek (argo)
Fiil