give way (to)

  1. (a) (tartışma vb. de) pes demek, yanıldığını kabul etmek, baş eğmek, boyun eğmek, (b) çökmek, yıkılmak,
    kırılmak.
    The floor gave way under the weight. (c) (araba sürerken) başkasına yol vermek, geçmesine müsaade etmek, (d) geri çekilmek, yol vermek, ric'at etmek, (e) yerini bırakmak/terketmek, önemini yitirmek.
    Steam trains gave way to electric trains. (f) (duygularını/hislerini vb.) açığa vurmak, açıklamak, kapıp koyvermek.
(a) …'e teslim olmak, (b) (hislerini, heyecanını vb.) tutamamak, zaptedememek, kapıp koyvermek, kontrolunu
kaybetmek. (c) …'e kapılmak.
to give way to anger: öfkeye kapılmak. (d) … in fikrini vb. kabul etmek.
duygularını tutamamak Fiil
baskı karşısında yumuşamak Fiil
birinin fikrine uymak Fiil
birinin kaprislerine müsaade etmek Fiil
sağdan gelen trafiğe yol vermek Fiil
Nuh deyip peygamber dememek Fiil