sadaka, bedava dağıtılan yiyecek.
The tramp was given a handout.
İsim
(gazetecilikte) bildiri, tebliğ, basına verilen haber.
Please read the handout carefully.
İsim
(bedava dağıtılan) örnek, çeşni, numune.
İsim
elden dağıtılan belge, vesika, ilân vb.
İsim
bildiri
İsim, Reklamcılık
tanıklara celpnameler dağıtmak
Fiil
birine tamamen güvenmek/bel bağlamak, her dediğini yapmak, bir dediğini iki etmemek, mutlak itaat göstermek.
herşeye boyun eğmek, (bir kimsenin) her dediğini yapmak, eline ayağına kapanmak, her isteğine/emrine
uymak, dize gelmek.
I'll soon have him eating out of my hand: Yakında onu dize getiririm.
birinin eline bakmak
Fiil
(a) (hayvan) yemini avuçtan almak, (b)
mec. pek uysal olmak, birinin avucunun içine bakmak, yuları ele vermek.
birine elinden yedirmek
Fiil
birine tamamıyla bağımlı olmak
Fiil
çığırından çıkmak, çapraşık/dizginlenemez hale gelmek.
birine otomobilden çıkması için yardım etmek
Fiil
birine yardım eli uzatmak
Fiil
(bir işte) ipin ucunu kaçırmak, kontrolunu kaybetmek, hâkim olamamak.
(a) derhal, hemen, birdenbire, hiç tereddütsüz (özellikle olumsuz kararlar için kullanılır).
I refused it out of hand. (b) elden/kontroldan çıkmış, zaptedilemez, kontrolsüz.
The angry crowd soon got out of hand. (c) bitmiş, mahvolmuş, elden çıkmış.
elden/kontroldan çıkmış, kontrol edilemez halde.
The excited crowd soon got out of hand: Heyecanlı
kalabalık kısa zamanda kontrol edilemez hale geldi.
birinin elinden bir mektubu kapmak
Fiil