hertarafına yayılmak/nüfuz etmek, içine işlemek, … ile dolup taşmak, çalkalanmak, içinden çürümek, için
için yıpranmak.
The city is honeycombed with crime.
honeycombed with spies: casuslarla dolup taşmış.
The army was honeycombed with discontent: Ordu, hoşnutsuzluk yüzünden için için çürüyordu.