Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. samimî, candan, (çok) yakın, sıkı fıkı, içli dışlı (arkadaş/sırdaş), kafadar.
    an intimate friend.
    an intimate gathering. Only the couple's most intimate friends were invited.
  2. gizli, özel, şahsî, mahrem.
    one's intimate affairs. intimate thoughts. Some feelings are too intimate to discuss.
  3. sevimli, canayakın, âsûde, sakin.
    an intimate little café.
  4. cinsel ilişkisi olan, cinsî münasebette bulunan.
  5. derin(lemesine), vukuflu, vâkıf(ane).
    intimate knowledge of the law. An intimate knowledge of drugs
    enabled him to help the addicts.
  6. derin, ayrıntılı, etraflı, mufassal, yakından.
    a more intimate analysis.
    to have an intimate
    knowledge of a subject: bir konuda ayrıntılı/derin bilgisi olmak.
  7. içten, yürekten, derunî.
  8. iç, esas, zatî, bizatihî, batınî.
    the intimate structure of an organism: bir canlının iç yapısı/bünyesi.
  9. Geçişli Fiil ima etmek, üstü kapalı anlatmak,
    mec. çıtlatmak.
    He intimated a wish to go by saying that it
    was late. He intimated that he wanted to go.
  10. Geçişli Fiil (resmen) beyan/ifade etmek, ilân etmek, açıklamak.
    intimate one's approval of a plan/that one approves of a plan.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

intimate one's approval of a plan
bir planı onaylamak Fiil
intimate one's intention
niyetini ima etmek Fiil
tell a friend intimate details of one's life
yaşamının mahrem ayrıntılarını bir dosta anlatmak Fiil
be intimate
hususiyeti olmak Fiil
grow intimate
samimileşmek Fiil
on terms of intimate
(a) çok samimî, sıkıfıkı, içli dışlı, (b) birbiriyle yatıp kalkan, cinsel ilişkide bulunan.
secret intimate
mahrem
intimate diary
mahrem günlük
intimate friend
yakın dost
intimate knowledge
yakın bilgi
intimate knowledge
ülfet İsim
intimate nature of a conversation
bir görüşmenin mahremiyeti İsim
intimate relations
yakın ilişkiler İsim
intimate relations
samimi ilişkiler İsim
intimate relations
içten ilişkiler İsim
be intimate friends
içlidışlı olmak Fiil
be intimate with the great
ünlü kişilerle samimi olmak Fiil
be on intimate terms
içlidışlı olmak Fiil
be on intimate terms with sb
biriyle samimi ilişkileri olmak Fiil
become intimate with sb
biriyle yakın dostluk kurmak Fiil
on intimate terms
(a) çok samimî, sıkıfıkı, içli dışlı, (b) birbiriyle yatıp kalkan, cinsel ilişkide bulunan.
to be intimate with
(a) … ile samimî olmak, (b) … ile yasa dışı cinsel ilişki kurmak.
He had been intimate with her:
Onunla cinsel ilişki kurdu.
They were intimate several times: Birçok defalar cinsî münasebette bulundular.
to be on intimate terms with
… ile samimî/sıkıfıkı arkadaş olmak.
to become intimate with someone
birisiyle samimî/yakın dost olmak.
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.