1. abartarak övmek/methetmek, ballandırmak, göklere çıkarmak, dalkavukluk yapmak, yaltaklanmak, bin dereden
    su getirmek.
    Bob wanted to go to the movies. He layed it on thick to his mother: Bob sinemaya gitmek için annesine yaltaklandı.
ayıplamak, hakir görmek.
açık ve kuvvetle konuşmak Fiil
abartarak övmek/methetmek, ballandırmak, göklere çıkarmak, dalkavukluk yapmak, yaltaklanmak, bin dereden
su getirmek.
Bob wanted to go to the movies. He layed it on thick to his mother: Bob sinemaya gitmek için annesine yaltaklandı.
aşırı övmek/methetmek, pöhpöhlemek, dalkavukluk etmek, abartmak.
abartarak övmek/methetmek, ballandırmak, göklere çıkarmak, dalkavukluk yapmak, yaltaklanmak, bin dereden
su getirmek.
Bob wanted to go to the movies. He layed it on thick to his mother: Bob sinemaya gitmek için annesine yaltaklandı.
kalın bir boya tabakası sürmek Fiil