üzülmek, vicdan azabı çekmek, yüreğinin yağı erimek, boğazı tıkanmak/düğümlenmek.
üzüntü, huzursuzluk, vicdan azabı.
her şeyini bir ata yatırmak
Fiil
götürü ücret üzerinden kiralama
toptan, götürü, topyekûn, hep birden yekten, ayrıcasız, istisnasız.
toptan, götürü, topyekûn, hep birden yekten, ayrıcasız, istisnasız.
bir şeyi toptan satmak
Fiil
işçilerin günlük ya da geçici olarak işe alınması sistemi
toptan amortisman indirimi
hepsini bir kategoriye sokmak
Fiil
birine durup dururken bir soru sormak
Fiil
kalemleri biraraya toplamak
Fiil
kalemleri bir araya toplamak
Fiil
defaten ödenen emeklilik tazminatı
götürü ödenen sübvansiyon
sigortalı bir kimseye normal ödemeler dışında emekliliğinde yapılan defaten ödeme
masrafları paylaştırmak
Fiil
birleş(tir)mek, bir araya getirmek/gelmek.
If we lumped together we could buy a car: Paramızı
birleştirirsek bir araba alabiliriz.
hepsini bir araya getirmek
Fiil
bencilliğin kendi olmak
Fiil
taksitle ödenen bir meblağı toptan ödeme koşuluna çevirmek
Fiil
üzüntüden boğazı tıkanmak/düğümlenmek, tıkanır gibi olmak.
ister beğen ister beğenme
ister istemez katlanacaksın
anahtar teslimi götürü bedel