1. mareşal, müşir.
    Field marshal: Mareşal, Müşir.
    marshal of teh Royal Air Force: (İngiliz) Hava Kuvvetleri Mareşali.
  2. polis müdürü: ABD'de bazı mülkî bölgelerde şeriflik görevi yapan memur.
  3. fire marshal ile ayni anlama gelir. itfaiye müdürü.
  4. teşrifatçı, protokol memuru.
    a parade marshal.
  5. düzenlemek, dizmek, tanzim etmek, sıralamak, sıraya koymak, intizama sokmak.
    marshaling the troops.
    The police marshaled the processing into the town.
    marshal arguments: itirazları sıralamak.
    to marshal the facts.
  6. yol göstermek, teşrifatçılık/rehberlik yapmak, önüne düşüp yol göstermek.
    She was marshaling her little
    group of children down the street.
  7. sıralanmak, dizilmek, düzgün/belirgin şekil almak, intizama girmek.
iddialarını bir düzene koymak Fiil
tümgeneral Askerlik
hava mareşali (Br)
hava mareşali
(US) emniyet amiri
mübaşir
mareşal, müşir. İsim
marshal ile ayni anlama gelir. itfaiye müdürü.
(Br) saray nazırı
adli subay
inzibat amiri
masada oturacakların sırasını düzenlemek Fiil
aktiflerini (iflasta) (paylaştırma planında) beyan etmek Fiil
alacaklıları sıraya koymak Fiil
delilleri sıralamak Fiil
sıraya koyma
bir tereke borçlarının en adil bir şekilde tesviyesini sağlayacak şekilde düzenlenmesi ve tasnifi
haczedilecek nesnelerin sıraya konulması
menkul değerlerin paylaştırılması
haczedilecek şeyleri kaydetmek Fiil
kıtaların önüne düşüp götürmek Fiil
protokol müdürü
menkul değerleri taksim etmek Fiil
(demiryolu istasyonunda) manevra alanı