1. İsim vesile
  2. (a) (elde mevcut) kaynak, imkân, olanak, malî imkân, para.
    There is no means of doing it: Bunu
    yapmak olanaksızdır.
    live within one's means: kendi yağı ile kavrulmak.
    live beyond one's means: har vurup harman savurmak, gelirinden çok harcamak.
    It is beyond my means: Ona benim gücüm (param) yetmez/ o benim harcım değildir.
    without means: yoksul, fakir, geliri olmayan. (b) varlık, servet, refah, zenginlik, gelir, irat.
    a man of means: varlıklı bir adam.
    Only a man of means could afford a house that big. His means pemit him to live comfortably.
bir kimsenin imkânları dahilinde
maddi imkânlar dahilinde yardımda bulunmak Fiil
emrine amade bol parası olmak Fiil
gereğinden fazla harcamak Fiil
yorganını ayağına göre uzatmamak Fiil
maddi olanakların elvermiyeceği şekilde yaşamak Fiil
kendi servetinden geçinmek Fiil
parasını idare etmek Fiil
kendi parasından sarfetmek Fiil
giderini gelirine göre ayarlamak Fiil
dar gelirliler İsim, Ekonomi
yoksulluğunu kanıtlamak Fiil
geliriyle geçinmek Fiil
yeterli maddi olanaklar İsim
bol servet
zengin
her türlü çareye başvurmak Fiil
her türlü çareye başvurmak Fiil
disponibl
her an paraya dönüştürülebilen şeyler İsim
(para) hazır
servet sahibi olmak Fiil
birinin maddi olanaklarının ötesinde olmak Fiil
maddi olanakları kısıtlı olmak Fiil
para sıkıntısı çekmek Fiil
mali imkânları büyük olmak Fiil
finansal olarak bağımlı olmamak Fiil
finansal olarak bağımsız olmak Fiil
bağımsız olmak Fiil
paraca bağımsız olmak Fiil
geçinecek parası olmamak Fiil
bağlama vasıtası İsim
bütçe olanakları İsim
bütçe imkânları İsim
bütçe imkânları İsim
muhakkak, mutlaka, herhalde, elbette.
no manner of doubt: kuşkusuz, hiç şüphe yok.
hayhay, elbette, memnuniyetle.
(a) ne yapıp yapıp, her ne pahasına olursa olsun, her çareye başvurarak. (b) elbette, hayhay, şüphesiz.
asla, hiçbir veçhile, kat'iyen, hiç de.
He is by no means bright.
başka herhangi bir şekilde Zarf
diplomasi yoluyla Zarf, Siyaset-Ulusl. İlişkiler
kanuni (dürüst) yollarla
casus yoluyla
namuslu yollardan
icbar yoluyla
kanunsuz yollara başvurarak
dolaylı vasıtalarla
kanuni yollardan
meşru şekilde
kanuni yollardan
asla, hiçbir veçhile, kat'iyen, hiç de.
He is by no means bright.
asla, hiçbir veçhile, kat'iyen, hiç de.
He is by no means bright.
asla, kat'iyen, kesinlikle, hiçbir suretle, hiç te.
This work is by no means easy: Bu iş hiç de kolay değildir.
hiçbir suretle Zarf
barış yoluyla
şiddetle
(Br) İngiltere'nin maliyesini denetleyen Avam Kamarası'na bağlı kurul
icra yolu
anayasal yollar İsim
hal çaresi bulmak Fiil
tedavüldeki servet
her şeyden mahrum
diplomatik yollar İsim, Siyaset-Ulusl. İlişkiler
acil yardım vasıtaları İsim
geçimini sağlayacak durumda olduğunu gösterir belge
mali olanaklar İsim
para bulma
kanun dışı yollar İsim
zengin olmak Fiil
yetersiz parası olmak Fiil
mali durumu iyi olmamak Fiil
kanunsuz yollara başvurmak Fiil
maddi imkânı olmamak Fiil
başka suretle delil elde edilememesi İsim, Hukuk
bağımsızlık
özel servet
dolaylı vasıtalarla
yoksulluk
yeterli geçinecek parası olmama
parası yetmeme
sonuca ulaşmak için başvurulan vasıtaları haklı çıkarmak Fiil
geçinecek parası olmamak Fiil
meşru vasıta ve yollar İsim, Hukuk
sınırlı geçim kaynağı
geçim olanakları dar olmak Fiil
servetinden yemek
kendi geliriyle geçinmek Fiil
para vasıtası İsim
kıt geçim kaynağı
asla, hiçbir veçhile, kat'iyen, hiç de.
He is by no means bright.
asla, hiçbir veçhile, kat'iyen, hiç de.
He is by no means bright.
birinin maddi olanağı dahilinde olmamak Fiil
özel servet
üretim araçlarının özel mülkiyeti
kamu araçları İsim
(piyasanın) düzelmesi için başvurulan yollar İsim
kıt geçim olanakları İsim
kıt geçim kaynağı
az başarı şansı
mali durumu bozuk
demek oluyor ki
diplomatik yollarla Zarf, Siyaset-Ulusl. İlişkiler
taşıt araçları İsim
nakil vasıtaları İsim
her çareye başvurmak Fiil
hileli yollar İsim
planlanmış bir amacın gerçekleştirilebilmesi için gerekli para ve örgüt
çeşitli araçlar/vasıtalar, özellikle malî kaynaklar bulma yolları.
Committee of Ways and means: Bütçe Encümeni.
maddi olanakları yetersiz
yoksul
yangın söndürme araçları İsim
ulaşım olanağı
saldırı araçları İsim
taşıt aracı
zorlama vasıtası İsim
icra vasıtası İsim
nakil vasıtası İsim
iletişim araçları İsim, Telekomünikasyon
taşıt aracı
savunma araçları İsim
savunma araçları İsim
müdafaa vasıtaları İsim
savunma vasıtaları İsim
disiplin vasıtaları İsim
ispat vasıtası İsim
ispat vasıtaları İsim
esbab-ı subutiye
savaş araçları İsim
geçinme yolu
ödeme vasıtaları İsim
ödeme aracı
ödeme şekli
üretim araçları İsim, Ekonomi
imalat vasıtaları İsim
üretim araçları İsim, Ekonomi
kanun yolu
tasarruf olanakları İsim
teşvik araçları İsim
geçim kaynağı İsim, Ekonomi
ulaşım araçları İsim, Ulaşım
ulaşım araçları İsim, Ulaşım
nakil vasıtası İsim
taşıt araçları İsim
nakliye vasıtaları İsim
Brit. gelir yoklaması: işsizlik maaşı alan bir kimsenin gelir durumunun araştırılması. İsim
hükümetten yardım isteyen kimsenin malî durumunun soruşturulması. İsim
bir amaca/sonuca ulaştıran yol/çare/araç.
vasıtaları bir amaca göre ayarlamak Fiil
hangi yolla olursa olsun Zarf
herhangi bir yolla Zarf
hangi vasıtayla olursa olsun
her türlü çareye başvurarak
ne yapıp yapıp
her çareye başvurarak
sayesinde, yardımiyle, vasıtasıyla.
aracılığı ile, vasıtasıyla, sayesinde, yardımıyla, -den yararlanarak.
We crossed the stream by means of a log.
icra yoluyla uygulamaya koyan
direktifler vasıtasıyla, aracılığıyla
öyle veya böyle
amaç ile aracı birbirine karıştırmak Fiil
Bunun ne demek olduğunu biliyor musun?
su kanalları vasıtasıyla sulamak Fiil
belli başlı gelir kaynakları İsim
para çeşitleri İsim
Hayır dedim! Cümle
Olmaz dediysem olmaz! Cümle
kaçış olanağı olmamak Fiil
senetle ödemek Fiil
üretim araçlarının özel mülkiyeti
emin ulaşma yolu
Dolayısıyla, ... Zarf
zor altında hareket etmek ; icbar vasıtası ; manevi zorlama ; fiziki zorlama ; birini zor altına sokmak
; birinin huzurunda sıkılmak ; çekingenlikle k
bir şeyi yapmak için bütün olanakları kullanmak Fiil
görsel iletişim araçları İsim
Televizyon Filmleri Yoluyla Program Değişimlerini İçeren Avrupa Sözleşmesi İsim, Uluslararası Hukuk