bir kimsenin imkânları dahilinde
maddi imkânlar dahilinde yardımda bulunmak
Verb
emrine amade bol parası olmak
Verb
gereğinden fazla harcamak
Verb
yorganını ayağına göre uzatmamak
Verb
maddi olanakların elvermiyeceği şekilde yaşamak
Verb
kendi servetinden geçinmek
Verb
parasını idare etmek
Verb
kendi parasından sarfetmek
Verb
giderini gelirine göre ayarlamak
Verb
dar gelirliler
Noun, Economics
yoksulluğunu kanıtlamak
Verb
yeterli maddi olanaklar
Noun
her türlü çareye başvurmak
Verb
her türlü çareye başvurmak
Verb
her an paraya dönüştürülebilen şeyler
Noun
birinin maddi olanaklarının ötesinde olmak
Verb
maddi olanakları kısıtlı olmak
Verb
para sıkıntısı çekmek
Verb
mali imkânları büyük olmak
Verb
finansal olarak bağımlı olmamak
Verb
finansal olarak bağımsız olmak
Verb
paraca bağımsız olmak
Verb
geçinecek parası olmamak
Verb
muhakkak, mutlaka, herhalde, elbette.
no manner of doubt: kuşkusuz, hiç şüphe yok.
hayhay, elbette, memnuniyetle.
(a) ne yapıp yapıp, her ne pahasına olursa olsun, her çareye başvurarak. (b) elbette, hayhay, şüphesiz.
asla, hiçbir veçhile, kat'iyen, hiç de.
He is by no means bright.
başka herhangi bir şekilde
Adverb
diplomasi yoluyla
Adverb, Politics-Intl. Relations
kanunsuz yollara başvurarak
asla, hiçbir veçhile, kat'iyen, hiç de.
He is by no means bright.
asla, hiçbir veçhile, kat'iyen, hiç de.
He is by no means bright.
asla, kat'iyen, kesinlikle, hiçbir suretle, hiç te.
This work is by no means easy: Bu iş hiç de kolay değildir.
(Br) İngiltere'nin maliyesini denetleyen Avam Kamarası'na bağlı kurul
diplomatik yollar
Noun, Politics-Intl. Relations
acil yardım vasıtaları
Noun
geçimini sağlayacak durumda olduğunu gösterir belge
yetersiz parası olmak
Verb
mali durumu iyi olmamak
Verb
kanunsuz yollara başvurmak
Verb
maddi imkânı olmamak
Verb
başka suretle delil elde edilememesi
Noun, Law
yeterli geçinecek parası olmama
sonuca ulaşmak için başvurulan vasıtaları haklı çıkarmak
Verb
geçinecek parası olmamak
Verb
meşru vasıta ve yollar
Noun, Law
geçim olanakları dar olmak
Verb
kendi geliriyle geçinmek
Verb
asla, hiçbir veçhile, kat'iyen, hiç de.
He is by no means bright.
asla, hiçbir veçhile, kat'iyen, hiç de.
He is by no means bright.
birinin maddi olanağı dahilinde olmamak
Verb
üretim araçlarının özel mülkiyeti
(piyasanın) düzelmesi için başvurulan yollar
Noun
kıt geçim olanakları
Noun
diplomatik yollarla
Adverb, Politics-Intl. Relations
her çareye başvurmak
Verb
planlanmış bir amacın gerçekleştirilebilmesi için gerekli para ve örgüt
çeşitli araçlar/vasıtalar, özellikle malî kaynaklar bulma yolları.
Committee of Ways and means: Bütçe Encümeni.
maddi olanakları yetersiz
yangın söndürme araçları
Noun
iletişim araçları
Noun, Telecommunications
üretim araçları
Noun, Economics
üretim araçları
Noun, Economics
geçim kaynağı
Noun, Economics
ulaşım araçları
Noun, Transport
ulaşım araçları
Noun, Transport
Brit. gelir yoklaması: işsizlik maaşı alan bir kimsenin gelir durumunun araştırılması.
Noun
hükümetten yardım isteyen kimsenin malî durumunun soruşturulması.
Noun
bir amaca/sonuca ulaştıran yol/çare/araç.
vasıtaları bir amaca göre ayarlamak
Verb
hangi yolla olursa olsun
Adverb
herhangi bir yolla
Adverb
hangi vasıtayla olursa olsun
her türlü çareye başvurarak
sayesinde, yardımiyle, vasıtasıyla.
aracılığı ile, vasıtasıyla, sayesinde, yardımıyla, -den yararlanarak.
We crossed the stream by means of a log.
icra yoluyla uygulamaya koyan
direktifler vasıtasıyla, aracılığıyla
amaç ile aracı birbirine karıştırmak
Verb
Bunun ne demek olduğunu biliyor musun?
su kanalları vasıtasıyla sulamak
Verb
belli başlı gelir kaynakları
Noun
Olmaz dediysem olmaz!
Sentence
kaçış olanağı olmamak
Verb
üretim araçlarının özel mülkiyeti
zor altında hareket etmek ; icbar vasıtası ; manevi zorlama ; fiziki zorlama ; birini zor altına sokmak
; birinin huzurunda sıkılmak ; çekingenlikle k
bir şeyi yapmak için bütün olanakları kullanmak
Verb
görsel iletişim araçları
Noun
Televizyon Filmleri Yoluyla Program Değişimlerini İçeren Avrupa Sözleşmesi
Noun, International Law