Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. İsim, Kimya kükürt
  2. İsim İngilizce alfabenin 19'uncu harfi.
  3. İsim S şeklinde boru veya herhangi bir şey;
  4. İsim sırada 19'uncu.
  5. İsim, Kimya kükürtün simgesi.
  6. Sıfat south, southern;
  7. Sıfat Saint;
  8. Sıfat School;
  9. Sıfat Saturday;
  10. Sıfat Sunday;
  11. Sıfat September;
  12. Sıfat Section;
  13. Sıfat Senat.
  14. Sıfat Signor.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

according to one's heart's desire
gönlüne göre
at one's wit s'end
çözüm yolu bulamayan
at one's wit s'end
iyice şaşkın
attorney's fee
vekalet ücreti İsim, Hukuk
be at one's wit's end
ne yapacağını bilememek Fiil
be at one's wit's end
sabrı taşmak Fiil
be at one's wit's end
ne yapacağını şaşırmak Fiil
be liable for one's wife's debts
karısının borçlarından sorumlu olmak Fiil
be liable to be prosecuted by one's debtors's
borçluları tarafından kovuşturulmaya uğramak Fiil
be one's family's sole support
birinin tek desteği olmak Fiil
be one's own enemy (nobody's enemy but one's own)
kendi kendinin düşmanı olmak Fiil
be tied to one's mother's apron strings
aşırı derecede annesine düşkün olmak Fiil
be well forward s with one's work
işinde epey ilerlemiş olmak Fiil
Beard of Muhammad
Sakal-ı Şerif Özel Isim, Din ve İnanç
biography of Mohammed
siyer İsim, Din ve İnanç
bring a hornet's nest about one's ears
belayı satın almak, başına bela açmak, uyuyan yılanı uyandırmak.
children's services
çocuk esirgeme kurumu İsim, Hukuk
dot one's i's and cross one's t's
titiz/dikkatli olmak, ayrıntılara çok dikkat etmek, bütün ayrıntılarıyla bildirmek/anlatmak, kılı kırk yarmak.
draw one's sword against someone to draw sb's attention to sth
birine kılıç çekmek birinin dikkatini bir şeye çekmek Fiil
employee contribution
çalışan katkı payı İsim, Sigorta
employer contribution
işveren katkı payı İsim, Sigorta
enter one's name in the visitor's book
adını otelde kalanlar defterine yazmak Fiil
enter one's name in the visitor's book
adını ziyaretçiler defterine yazmak Fiil
Everything's fine.
Herşey yolunda. Cümle, Deyim
Everything's fine.
Herhangi bir sorun yok. Cümle, Deyim
Everything's fine.
İyilik sağlık. Cümle, Deyim
Everything's on track.
Herşey yolunda. Cümle, Deyim
Everything's on track.
Herhangi bir sorun yok. Cümle, Deyim
Everything's on track.
İyilik sağlık. Cümle, Deyim
follow one's father's profession
babasının mesleğini sürdürmek Fiil
force one's way into sb's confidence
ne yapıp edip birinin mahremiyetine girmek Fiil
get one's money's worth
parasının karşılığını almak Fiil
get one's money's worth
ödediği paranın karşılığını almak Fiil
give someone a bath
birini yıkamak Fiil
give someone a bath
birinin yıkanmasına yardım etmek Fiil
go a from school into one's father's business
okuldan dosdoğru babasının işine girmek Fiil
I can't (quite) put my finger on it.
Tam adını koyamıyorum. Cümle, Deyim
I can't (quite) put my finger on it.
Tam nedir bilmiyorum. Cümle, Deyim
I can't (quite) put my finger on it.
Net bir şekilde tanımlayamıyorum. Cümle, Deyim
It's anyone's guess
Allah bilir. (Allahtan başka) kimse bilemez.
It's for your own good.
Kendi iyiliğin için. Cümle, Deyim
It's for your own good.
Senin iyiliğin için. Cümle, Deyim
in one's mind's eye
(bir kimsenin) muhayyilesinde/hayalinde.
indulge oneself to one's heart's content
bir şeyi canının istediği kadar yapmak Fiil
it's not worth wasting one's breath on
sözü mü olur ?
join one's father's firm
babasının firmasına girmek Fiil
keep one's eyes peeled
gözünü ayırmamak, gözünden kaçırmamak için dikkatle bakmak.
The bird watcher kept his eyes peeled for birds. Fiil
know all one's neighbour's proceedings
komşusunun neler karıştırdığını bilmek Fiil
lay one's homage to sb's feet
birine saygı sunmak Fiil
learn sth at one's mother's knee
anasının dizi dibinde öğrenmek.
Let's talk turkey.
Açık konuşalım. Cümle, Deyim
Let's talk turkey.
Sadede gelelim. Cümle, Deyim
Let's talk turkey.
Lafı uzatmanın manası yok. Cümle, Deyim
live on one's wife's income
karısının parasıyla yaşamak Fiil
love of my life
hayatımın aşkı İsim
measure other's feet by one's own last
başkalarını kendince değerlendirmek, kendine göre değer biçmek.
meet one's customer's wishs
müşterisinin isteklerini yerine getirmek Fiil
men's dormitory
erkek yurdu İsim, Eğitim
mind one's p's and q's
davranışlarına dikkat etmek, hal ve hareketlerini düzeltmek, dikkatli olmak.
Muhammad's companions
ashab İsim, Din ve İnanç
obtain one's master's certificate
master diplomasını almak Fiil
officers' club
subay orduevi İsim, Askerlik
on one's spouse's arm
eş inin kolunda
one's father's business
baba işi
Other services activities (NACE code: S)
Diğer hizmet faaliyetleri (NACE kodu: S) İsim, Sanayi ve Zanaatler
participant contribution
katılımcı katkı payı İsim, Sigorta
Peoples' Democratic Party
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İsim, Siyaset-Ulusl. İlişkiler
pin one's opinion on sb's sleeve
başkasının fikriyle hareket etmek Fiil
pin one's opinions on sb's sleeves
fikirlerini birine bağımlı yapmak Fiil
place one's fate in sb's hands
kaderini birinin ellerine bırakmak Fiil
poke one's nose into sb's affairs
burnunu başkasının işlerine sokmak Fiil
poke one's nose into sb's business
birinin işine burnunu sokmak Fiil
put (one's) head in the lion's mouth
kelleyi koltuğa almak, çok tehlikeli bir işe atılmak.
put one's faith in somebody's evidence
inancını birinin tanıklığına dayandırmak Fiil
put one's finger on sb's weak spot
parmağını hassas noktaya basmak Fiil
put one's finger on sb's weak spot
parmağını birinin zayıf noktasına basmak Fiil
put one's head in the lion's month
tehlikeye atılmak Fiil
put one's head in the lion's month
kelleyi koltuğa almak Fiil
put one's purse at sb's disposal
parasını birinin emrinde bulundurmak Fiil
quote other people's ideas as one's own
(birinin) ağıznı kullanmak Fiil
reach one's journey's end
yolculuğunun sonuna varmak Fiil
receive one's month's pay
aylığını almak Fiil
receive one's week's wage
haftalık ücretini almak Fiil
recover one's senses/ on's reason
aklını başına toplamak, makul olmak
resign one's children to sb's care
çocuklarını birinin bakımına bırakmak Fiil
shoulder one's son's debts
oğlunun borçlarını üstlenmek Fiil
son of a bitch (S.O.B.)
orospu çocuğu Ünlem
son of a bitch (S.O.B.)
onun bunun çocuğu Ünlem
son of a bitch (S.O.B.)
orospunun evladı Ünlem
son of a bitch (S.O.B.)
it oğlu it Ünlem
son of a bitch (S.O.B.)
aşağılık yaratık Ünlem
son of a bitch (S.O.B.)
pislik Ünlem
son of a bitch (S.O.B.)
eşşoğlueşek Ünlem
state contribution
devlet katkı payı İsim, Sigorta
stump up for one's son's debts
oğlunun borçlarını istemeye istemeye ödemek Fiil
sundowners syndrome
günbatımı sendromu İsim, Tıp
take one's master's degree
master diplomasını almak Fiil
take sb's umbrella in mistake for one's own
yanlışlıkla başkasının şemsiyesini almak Fiil
take toll of sb's career to take heavy tolls of one's income
birinin mesleğine ket vurmak gelirinin büyük bir kısmını almak Fiil
That's none of your business.
Seni ilgilendirmez. Cümle
That's none of your business.
Sana ne? Cümle
That's none of your business.
Seni alakadar etmez. Cümle
the husband of one's wife's sister
bacanak
thrust one's nose into sb's business
birinin işine burnunu sokmak Fiil
to max out one's credit card
kredi kartı limitini geçmek Fiil, Bankacılık
to max out one's credit card
kredi kartı limitini aşmak Fiil, Bankacılık
to one's heart's content
doya doya, canının istediği kadar.
to one's heart's content
doyasıya, doya doya, kana kana, canının istediği kadar.
to overstep one's boundaries
haddini aşmak Fiil, Deyim
to overstep one's boundaries
fazla ileri gitmek Fiil, Deyim
to overstep one's boundaries
çizmeyi aşmak Fiil, Deyim
to overstep one's bounds
haddini aşmak Fiil, Deyim
to overstep one's bounds
fazla ileri gitmek Fiil, Deyim
to overstep one's bounds
çizmeyi aşmak Fiil, Deyim
unbosom one's heart one's thoughts
düşüncelerini açığa vurmak Fiil
use one's interest on sb's behalf
nüfuzunu birisi için kullanmak Fiil
want one's money's worth
parasının karşılığını istemek Fiil
What's your name?
İsminiz nedir? Cümle
What's your name?
Adınız nedir? Cümle
What's your name?
İsminizi öğrenebilir miyim? Cümle
What's your name?
Adınızı öğrenebilir miyim? Cümle
What's your name?
İsminiz? Cümle
women's dormitory
kız yurdu İsim, Eğitim
a's
A'nın devamlı müşterisi olmak Fiil
banker's
bankerin olan
banker's
bankere ait
broker's
simsarın
broker's
komisyoncunun
c/s
= cycles per second.
certain ...s
birtakım ...ler İsim
certain ...s
bazı ...ler İsim
chopper- s
dişler İsim
drawing's
para çekme
everyone's
herkesin
here's
= here is.
he's
he is.
he's a writer.
he's
he has.
he's got two cars.
King's
krala ait
let's
: -lim/-lım/-'üm/-lum.
Let's go: gidelim.
lloyd's
(sigorta) belli başlı bir uluslararası sigorta piyasası
lloyd's
bu piyasa 1689 yılında Edward Lloyd'un Londra'nın iş merkezindeki kahvehanesinde gemi sahipleri İsim
lloyd's
denizciler ve tüccarların sigorta anlaşması yapmak üzere toplanması ile kurulmuştur
m/s
meters per second.
m/s
meters per second per second.
rad/s
saniyede radyan (açısal hız birimi). İsim
there's
there is.
there's
there has.
today's
bugünkü
tomorrow's
yarınki
travel s
(a) seyahat, yolculuk, (b) seyahatname.
a book of travels.
what's
what does. What's the man say? = What does the man say?
where's

where has.
where's he been all night?
s. caps.
small capitals: küçük majüskül harfler.
s.d.
tarih zikretmeksizin.
s.g.
: özgül ağırlık.
scour s
(at ve sığırlarda) ishal, sürgün.
seller's seller's call
sözleşmede belirtilmiş kalitedeki malın satın alınması
seller's seller's call
gelecekteki fiyatı donduran
she's
she is.
she's
she has.
sister's or aunt's husband
enişte
steel s
çelik üreten firmaların hisse senedi.
...'s sidekick
...'in sağ kolu İsim
builder's builder's account
inşaatçı hesabı
buyer's buyer's guide
müşteri kılavuzu
householder's houseowner's policy
ev sahibinin tutumu
husband's responsibility for wife's expenditure
karının yaptığı masraflardan kocanın sorumluluğu
king's 's highway
devlet yolu: İngilterede millî hükümet, Kanadada provens hükümeti tarafından yaptırılan geniş karayolu.
Kraliçe hükümdar ise:
Queen's highway.
İsim
most …s
…'lerin büyük kısmı İsim
porter's porter's fee
hamallık ücreti
porter's porter's fee
hamaliye
p's and q's
terbiye, tutum, davranış. Genellikle
mind veya
watch fiilleriyle beraber kullanılır:
Mind
your p's and q's while your Grandmother is here: Büyük annen burada iken uslu/terbiyeli ol.
İsim
qui s'excue s'accuse
özür dileyen suçu kabul etmiş olur.
tailor's or dressmaker's shop
terzihane
teller's teller's check
vezne çeki (bir bankanın başka bir bankanın üzerine keşide ettiği ve veznedarına imzalattığı çek
turn Queen's/King's
(ABD'de:
State's)
evidence (of a criminal): suç ortakları aleyhinde tanıklık etmek, suç ortaklarını ele vermek.
u.s.
yukarıda zikredilen.
u.s.
yukarıdaki gibi.
Where there's smoke, there's fire.
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Cümle
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.

Türkçe-Ingilizce Ilgili Terimler

Diğer hizmet faaliyetleri (NACE kodu: S)
Other services activities (NACE code: S) İsim, Sanayi ve Zanaatler
s , s
twenty second letter of Turkish alphabet
semtürre's
zenith
Türkçe-Ingilizce terim çevirileri: Zargan Ltd.

Türkçe Sözlük (Kubbealti Lugati)

  1. Latin asıllı ... ikinci harfi
  2. Kükürt elementinin sembolü
Kubbealti Akademisi Kültür ve Sanat Vakfi isbirligiyle yayinlanan özet bilgilerdir. Kelimenin kökeni, tüm anlamlari ve örnek cümleler için www.kubbealtilugati.com sitesini ziyaret edebilirsiniz.