öfkeden zangır zangır titremek
Fiil
bir şeyden üçbuçuk atmak
Fiil
izleyicilerini ekmek
Fiil
(a) (başını sağa-sola sallayarak) reddetmek, kabul etmemek, (b) (başını aşağı-yukarı sallayarak) kabul/tasdik etmek.
öfke ile bırakıp gitmek/terketmek, kızıp ayrılmak, “lânet olsun” diye ilgisini kesmek.
dürüst/tarafsız/âdilâne davranış.
İsim
birini baştan savmak
Fiil
dondurmalı süt: dondurma ve şurupla karıştırılıp çalkalanmış süt.
İsim
birini haraca kesmek
Fiil
sapır sapır titremek
Fiil
(a) acele etmek, (b) dansetmek.
(a) sarsarak düşürmek, indirmek, (b) denemek, deneme seferine çıkarmak.
to shake down a ship. (c) silkmek, (d) oturtmak, yerleştirmek, alış(tır)mak.
He's new in the office but he'll soon shake down. (d)
argo para sızdırmak, tehditle para koparmak.
el sıkışmak, tokalaşmak.
shake someone's hand= shake someone by the hand: birinin elini sıkmak/tokalaşmak.
shake hands on it: bir konuda uzlaşıp el sıkışmak.
! Çabuk ol! Acele et! Tez oluver! Oyalanma!
(a) başından savmak, yakayı kurtarmak, silkip atmak.
shake off a cold: nezleden kurtulmak.
shake off a person : sırnaşık birisinden yakasını kurtarmak.
shake dust off one's feet: nefretle uzaklaşmak. (b) uzaklaşmak, arkada bırakmak, kaçmak.
kötü bir alışkanlıktan kurtulmak
Fiil
her türlü önyargıyı silkip atmak
Fiil
silk(ele)mek, silkip tozunu vb., çıkarmak, silkip boşaltmak.
birinin inancını sarsmak
Fiil
birisinin aklını başından almak.
toplumun temellerini sarsmak
Fiil
toplumun temellerini sarsmak
Fiil
çabuk para elde etmek
Fiil
(a) çalkalamak, silkelemek, sarsmak, (b) sinirlendirmek, âsabını bozmak, (c) (manen/bedenen) sarsmak,
(d) baştanbaşa değiştirmek, yeniden düzenlemek, büyük değişiklikler yapmak.
The new chairman will shake up the company. (e)
k.d. uyandırmak, gözünü açmak, gayrete getirmek.
personele yeni görev dağıtmak
Fiil
katılırcasına gülmek, güle güle kasıkları çatlamak.
He made us cry with laughter: Okadar güldürdü
ki gözlerimizden yaş geldi.
tir tir titremek, yaprak gibi titremek.