1. Fiil kır(ıl)mak, parçala(n)mak, paramparça/darmadağınık/hurdahaş etmek/olmak.
    A stone shattered the window. The glass shattered.
  2. Fiil tahrip/yok etmek/edilmek, hasara uğra(t)mak.
  3. Fiil (sağlık, sinir vb.) boz(ul)mak.
    Long illness shattered his health.
  4. Fiil (fikir vb.) zayıfla(t)mak, cerhetmek, tekzip etmek.
    This objection shatters your theory.
  5. Fiil bitkin/bitap düşürmek, çok yormak/yıpratmak.
    I feel completely shattered after that run up the hill.
mali durumu bozmak Fiil
kırılıp dağılmayan cam