parası karşılığı az bir kâr sağlamak
Fiil
parası sadece ufak bir kâr getirmek
Fiil
parası sadece ufak bir kâr getirmek
Fiil
giysilerini ufak bir valize tıkmak
Fiil
ufak maaşını telafi etmek
Fiil
dar gelirliler
İsim, Ekonomi
öteberisini küçük bir çantaya tıkmak
Fiil
komşularını hor görmek
Fiil
utanmak, mahcup olmak, küçük düşmek, yerin dibine geçmek.
önemsiz/küçük/hakir/hor görülmek/gösterilmek/düşürülmek.
We made him look small (=exposed him as being insignificant): Onu küçük düşürdük.
utanmak, mahcup olmak, küçük düşmek, yerin dibine geçmek.
küçük silahlar, tabanca vb. gibi el silahları.
İsim
tabanca gibi ufak silahlar
İsim
önemsiz (şey/kimse).
He thinks he's really wonderful, but he's rather small beer: Kendini dev
aynasında görüyor ama, aslında önemsiz bir kişidir.
think no small beer of oneself: alçak dağları ben yarattım sanmak.
önemsiz şey/iş/kimse.
İsim
(US) küçük kupürlü tahviller
İsim
küçük kupürlü tahviller
İsim
küçük puntolu büyük harf.
İsim
küçük puntolu büyük harf.
İsim
(matbaacılıkta) küçük boydaki büyük harfler
İsim
küçük büyük harf
Bilgi Teknolojileri
önemsiz/değersiz kimse.
İsim
küçük çember/daire, kürenin merkezinden geçmeyen bir düzlemle arakesiti. great circle
İsim
küçük parti mal sevkıyatı
küçük parti mal sevkiyatı
(Br) önemsiz borçlar
İsim
küçük çiftlik işleri
İsim
üzüm cinsinden taneli meyveler
İsim
önemsiz kimseler/şeyler.
İsim
ufak av hayvanları (tavşan keklik, vb.).
İsim
küçük arazi sahibi/kiracısı.
İsim
küçük çiftlik, ekilmek üzere kiraya verilmiş küçük (200 dönümden az) arazi.
İsim
sabahın erken saatleri.
The party went into small hours: Eğlence sabaha kadar sürdü.
İsim
intestine ile ayni anlama gelir. ince bağırsak.
küçük yatırımcılar
İsim, Bankacılık
seçime katılma oranının çok düşük olması
âdi ve önemsiz kimse/şey.
ince baskı: bir sözleşme/kontrat/sigorta poliçesinde sınırlamaları açıklayan ve asıl metinden daha ince basılmış olan maddeler.
İsim
yetersiz maddi kaynaklar
İsim
13 elden ibaret oyunun 12 sini kazanma. grand slam
İsim
boşuna, boş yere, sebepsiz, tevekkeli, ereksiz, nedensiz.
it is small wonder that: hiç şaşılacak
şey değil, tevekkeli değil.
You've been eating far too much, small wonder you're putting on weight: Tıka basa yedin, tevekkeli değil böyle şişmanlıyorsun!