1. Zarf yakında, biraz sonra, birazdan.
    See you again soon: Yakında tekrar görüşelim. He will soon be here:
    Birazdan gelir.
    too soon : vakitsiz, çok erken, vaktinden önce.
  2. Zarf çabucak, süratle, çok geçmeden, zaman geçirmeden.
    how soon: ne kadar zamanda, ne kadar çabuk.

    How soon can you be ready: Ne kadar zamanda hazırlanabilirsiniz?
  3. Zarf hemen, derhal, şimdi.
  4. Zarf kolayca, kolaylıkla.
pek erken, vakitsiz.
Tam zamanında yetişti.
You know, none better, how poor I am: Ne kadar fakir olduğumu siz herkesten iyi bilirsiniz.
geçmiş olsun !
neredeyse
hemen hemen
tercihen, en iyisi, bari.
I would sooner not go: Ben gitmesem daha iyi; gitmemeyi tercih ederim.

I really don't want to go there. I'd just as soon turn around and go back: Cidden oraya gitmek istemiyorum, en iyisi geri döneyim.
Death sooner than slavery: Ölüm esaretten yeğdir.
I would sooner die: Ölürüm de bunu yapmam.
Deliye para dayanmaz (budala olan bütün parasını çabucak harcar).
derhal, hemen, … olur olmaz.
We will leave as soon as he comes: O gelir gelmez hareket edeceğiz.

as soon as possible: bir an önce, olabildiği kadar çabuk, mümkün olan süratle.
mümkün olan en kısa sürede
çabuk tanınmak Fiil
Çok yakında.
gönülden ırak
çok geçmeden yoluna girmek Fiil
: en kısa zamanda, mümkün olabildiği kadar tez.