Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. Fiil konuşmak, söylemek.
    to speak to someone: birisiyle konuşmak.
    to speak the truth: doğruyu/hakikati
    söylemek.
    Do you speak English? İngilizce bilir misiniz?
  2. Fiil sohbet etmek.
  3. Fiil konuşma yapmak, nutuk söylemek, hitap etmek, hitabede bulunmak.
  4. Fiil bahsetmek, bahsini/sözünü etmek.
    We were speaking of you: Sizden bahsediyorduk.
  5. Fiil belirtmek, ifade etmek.
  6. Fiil çalmak, ses vermek.
  7. Fiil (köpek) emir verilince havlamak.
    speak! Haydi, havla!
  8. Fiil (gemiler arası) işaretleşmek, işaretle haberleşmek.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

say/speak one's piece
(bir konuda) fikrini söylemek/açıklamak, oy/fikir beyan etmek.
speak from one's own knowledge
bile bile konuşmak Fiil
speak in vindication of one's conduct
davranışını haklı çıkarmaya başlamak Fiil
speak one's mind
düşündüğünü açıkça/çekinmeden söylemek.
speak one's mind clearly and to the point
konuya bağlı kalmak Fiil
speak one's mind clearly and to the point
yerinde söz söylemek Fiil
speak one's mind clearly and to the point
açık ve isabetli konuşmak Fiil
speak one's piece
kendi fikrini belirtmek Fiil
speak one's piece
evlenme teklifi yapmak Fiil
speak one's piece
hakikati söylemek Fiil
speak one's thought
aklından geçeni söylemek Fiil
speak with one's tongue in one's cheek
birini memnun etmek için düşündüğünden başka türlü ağız kullanmak Fiil
speak with one's tongue in one's cheek
şaka yollu konuşmak Fiil
to speak one's mind
düşüncelerini açıkça söylemek.
waive one's right to speak
söz hakkından vazgeçmek Fiil
ask to speak
söz istemek Fiil
attempt to speak
konuşmaya yeltenme
be entitled to a vote and to speak
oylama ve serbest konuşmaya hakkı olmak Fiil
be entitled to a vote and to speak
oylamaya ve serbest konuşmaya hakkı olmak Fiil
be qualified to speak
söyleyecek sözü olmak Fiil
be unable to speak
nutku tutulmak Fiil
business speak
ticari konuşma dili
call upon someone to speak
birine söz vermek Fiil
right to speak
söz hakkı İsim
so to speak
gûya, sanki, âdetâ, sözde, sözün gelişi, tabir caizse.
so to speak
tabir caizse.
superlatives to speak
abartmak Fiil
speak about sth
bir şey hakkında konuşmak Fiil
speak about this and that
şundan bundan konuşmak Fiil
speak against a motion
önerge aleyhinde konuşmak Fiil
speak against the motion
önerge aleyhinde konuşmak Fiil
speak amiss of somebody
birinin aleyh inde konuşmak Fiil
speak at large on a subject
bir konu üzerinde açılarak konuşmak Fiil
speak at some length about (on) a subject
bir konu üzerinde enine boyuna konuşmak Fiil
speak at some length about a subject
konu üzerinde enine boyuna konuşmak Fiil
speak at some length on a subject
bir konu üzerinde epey bir süre konuşmak Fiil
speak broken English
bozuk ingilizce konuşmak Fiil
speak by the book
resmï ve talimat gereğince konuşmak, ezbere konuşmak.
speak by the card
açık ve sarih konuşmak Fiil
speak by the card
bile bile konuşmak Fiil
speak candidly
açık konuşmak Fiil
speak daggers
incitici sözler söylemek Fiil
speak degrading ly
haysiyet kırıcı konuşmak Fiil
speak disparagingly
küçük düşürücü şekilde konuşmak Fiil
speak disparagingly about sb
birini yerici konuşmak Fiil
speak disrespectfully
saygısızca konuşmak Fiil
speak down to
küçük düşürücü tavırla konuşmak.
speak english and french with equal ease
İngilizce'yi ve Fransızca'yı aynı kolaylıkta konuşmak Fiil
speak English and French with equal ease
ingilizce ve fransızca'yı aynı rahatlıkla konuşmak Fiil
speak english with a suggestion of french
İngilizceyi hafif Fransız şivesi ile konuşmak Fiil
speak evil of sb
biri hakkında kötü konuşmak Fiil
speak extempore
irticali konuşmak Fiil
speak extempore
hazırlanmadan konuşmak Fiil
speak extempore
irticalen konuşmak Fiil
speak fair
dostça konuşmak, yaklaşıp söz açmak.
speak flatteringly
kekelemek Fiil
speak fluent French
iyi Fransızca konuşmak Fiil
speak fluently
bülbül gibi konuşmak Fiil
speak for
(a) lehinde konuşmak, savunmak, (b) … adına/namına konuşmak, (c) seçmek, ayırtmak, rezerve etmek.
The
first 200 cars of this new model have already been spoken for. (d) açıkça göstermek, ispat etmek, tanıklık yapmak.
That speaks well for his perseverance: Bu onun sebatını ispat eder.
a fine job which speaks well for the workers and for the company. (e)
speak for itself/themselves: apaçık, meydanda, fazla söze/izaha gerek yok.
The facts speak for themselves: Durum apaçık/meydanda, hakikat ortada.
speak for a just cause
haklı bir gaye uğruna konuşmak Fiil
speak for itself
yeterli kanıt olmak Fiil
speak for negotiations
müzakere etmek Fiil
speak for oneself
kendi için konuşmak Fiil
speak for sth
bir şey hakkında fikir beyan etmek Fiil
speak for the motion
önergeyi reddetmek Fiil
speak from a broader national platform
daha geniş milli bir programa dayanarak konuşmak Fiil
speak from memory
ezberden konuşmak Fiil
speak harshly
sert konuşmak Fiil
speak highly of sb
birinin hakkında övgüyle konuşmak Fiil
speak highly of sb
biri hakkında övgüyle konuşmak Fiil
speak ill of
aleyhinde konuşmak, iftira etmek, kötülemek.
speak in a flowery language
fazla süslü bir dille konuşmak Fiil
speak in a low voice
alçak sesle konuşmak Fiil
speak in a measured tone
ölçülü konuşmak Fiil
speak in a pretentious language
tumturaklı bir dil ile konuşmak Fiil
speak in a rude fashion
kaba bir şekilde konuşmak Fiil
speak in advocacy of sth
bir davayı savunmak Fiil
speak in advocacy of sth
bir şeyi savunmak Fiil
speak in agreement
aynı ağzı kullanmak Fiil
speak in an offensive manner
acı konuşmak Fiil
speak in behalf (on behalf) of sb
birinin adına konuşmak Fiil
speak in flattering terms of sb
biri hakkında övgülü sözler söylemek Fiil
speak in glowing terms of sb
birini göklere çıkarmak Fiil
speak in images
imajlarla konuşmak Fiil
speak in measured terms
ölçülü konuşmak Fiil
speak in measures terms
ölçülü konuşmak Fiil
speak in papables
kinayeli konuşmak.
speak in praise of sb
birinden sitayişle bahsetmek Fiil
speak in public
umuma hitap etmek Fiil
speak in recommendation of sb
birinin lehinde konuşmak Fiil
speak in sb's cast
birinin sözünü kesmek Fiil
speak in sb's favour
birinin lehinde konuşmak Fiil
speak in support of a motion
bir önergenin lehinde konuşmak Fiil
speak in support of sb's policy
birinin lehinde konuşmak Fiil
speak in support of sth
bir şeyi desteklemek Fiil
speak in telegraphic sentences
kısa cümlelerle konuşmak Fiil
speak not a word
ağzını açmamak Fiil
speak of
zikretmek, bahsetmek.
speak of someone in high terms
birinden sitayişle bahsetmek Fiil
speak of someone in lofty strains
biri hakkında yüksek perdeden konuşmak Fiil
speak off the cuff
(US) irticalen konuşmak Fiil
speak off the record
teklifsiz konuşmak Fiil
speak off the record
mahrem konuşmak Fiil
speak off the record
gayrı resmi konuşmak Fiil
speak offhand
elinde yazılı metin olmadan konuşmak Fiil
speak on a point of order
gündem hakkında konuşmak Fiil
speak on condition of anonymity
isminin açıklanmaması şartıyla konuşmak Fiil
speak on television
televizyonda konuşmak Fiil
speak on television
televizyon da konuşmak Fiil
speak on the agenda
gündem konusunda konuşmak Fiil
speak openly
açık söylemek Fiil
speak out
açıkça söylemek, yüksek sesle /çekinmeden/serbestçe söylemek/konuşmak, herkese söylemek/yaymak.
speak out of turn
sıra gelmeden konuşmak Fiil
speak over a countrywide hookup
ülke çapında bütün radyo yayınlarında konuşmak Fiil
speak sarcastically of sb
iğnelemek Fiil
speak several languages
birçok dil konuşmak Fiil
speak several languages
bir çok dil konuşmak Fiil
speak sharply
terslemek Fiil
speak the question
asıl meseleden söz etmek Fiil
speak the question
asıl meseleden sözetmek Fiil
speak the same language
aynı dili konuşmak Fiil
speak through the nose
genizden/burundan konuşmak.
speak to
seslenmek Fiil
speak to
söylemek Fiil
speak to a passing ship
geçen bir gemi ile flamalarla konuşmak Fiil
speak to a passing ship
geçen bir gemiyle flamalarla konuşmak Fiil
speak to someone about a matter
birine bir işten söz etmek Fiil
speak to someone privately
biriyle özel olarak konuşmak Fiil
speak to the matter
konu üzerinde konuşmak Fiil
speak to the point
(a) konuya bağlı kalmak, (b) yerinde/isabetli söz söylemek, öz konuşmak.
speak to the purpose
yerinde konuşmak Fiil
speak to the subject
konudan dışarı çıkmamak Fiil
speak to the wall
derdini anlatamamak Fiil
speak to the wall
duvara hitap etmek Fiil
speak under correction
düzeltmeler yapılmaya açık kaydıyla konuşmak Fiil
speak unreservedly
açıkça konuşmak Fiil
speak up
(a) yüksek sesle konuşmak.
speak up, please: I can't hear you. (b) çekinmeden/açıkça söylemek.

He spoke up in defence of his political beliefs. speak up for someone: birinin lehinde konuşmak.
speak volumes
uzun konuşmak Fiil
speak volumes
kitaplar doldurmak Fiil
speak volumes (for something)
açıkça ve tam olarak anlatmak/belirtmek, apaçık belli etmek, manidar olmak.
speak volumes of sb's charity
birinin hayırseverliğini anlata anlata bitirememek Fiil
speak well/highly of someone
birini övmek/methetmek.
speak with a low voice
alçak sesle konuşmak Fiil
speak with full knowledge of the facts
durumu bilerek konuşmak Fiil
speak with inside knowledge
bir şeyin aslını esasını bilerek konuşmak Fiil
speak without accent
bir dili anadiliymiş gibi telaffuz etmek Fiil
speak without control
kontrolsüz konuşmak Fiil
speak without control
kontrol suz konuşmak Fiil
speak without nfrs
notlara başvurarak konuşmak Fiil
speak without notes
notsuz konuşmak Fiil
speak without notes
notlara başvurmadan konuşmak Fiil
speak without restraint
sakınmadan konuşmak Fiil
Actions speak louder than words.
Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. Cümle
admonish someone to speak the truth
birini gerçeği konuşmaya teşvik etmek Fiil
be entitled to speak and to vote
konuşma ve oy vermeye yetkisi olmak Fiil
It ill befits you to speak like this.
Böyle konuşmak sana yakışmıyor.
nothing to speak of
kayda değer bir şey olmamak Fiil
to speak honestly
doğrusu
to speak impromptu
hazırlıksız konuşma
to speak in double entendres
lastikli konuşmak Fiil
to speak in glowing terms of someone
birini (överek) göklere çıkarmak.
to speak of
bahsetmeye değer, önemli, ehemmiyetli, zikre değer.
The country has no mineral resources to speak of.
to speak the truth
harbi konuşmak (argo) Fiil
to speak with an accent
aksanı bozuk
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.