1. Fiil sıkıntıya düşürmek.
    be straitened: sıkıntıya düşmek, sıkıntı çekmek.
    They were straitened for
    provisions: Erzak sıkıntısı çekiyorlardı.
    to be in straitened circumstances: (paraca vb.) sıkışık durumda/darlık içinde olmak.
  2. Fiil daraltmak, sıkıştırmak.