1. İsim, Mühendislik mukavemet
  2. İsim dayanç, gerinim, dayanıklılık, mukavemet.
    strength of compression: sıkışma dayancı.
    strength
    of materials: cisimlerin mukavemeti.
    tensile strength: kopma dayancı.
  3. İsim kuvvet, güç, takat, dayanma gücü.
    strength of arm: kol kuvveti.
    strength of will: irade kuvveti.
  4. İsim cesaret, metanet, manevî güç/kuvvet.
    recover/regain strength: tekrar cesaret/metanet/güç kazanmak.
  5. İsim şiddet, etki, tesir derecesi.
  6. İsim askerî kuvvet, (insan/uçak/gemi vb.) mevcudu, kadro.
    a regiment with a strength of 3000: 3000
    mevcutlu bir alay.
    bring a batallion up to strength: bir taburun mevcudunu tamamlamak.
    strike someone off the strength: birini kadrodan çıkarmak.
    on the strength: kadroya dahil, kadroda.
  7. İsim kuvvet/cesaret kaynağı.
    The Koran was his strength .
  8. İsim sertlik, keskinlik, oran, nisbet, miktar.
    The alcoholic strength of brandy far exceeds that of wine:
    Konyağın alkol oranı şarabınkinden çok daha fazladır.
  9. İsim değer, satınalma gücü.
    The dollar declined in strength: Doların değeri düştü.
gücünün doruğunda
birisiyle boy ölçüşmek/mücadele etmek.
biriyle gücünü sınamak Fiil
bütün gücünü toplamak Fiil
gücünü olduğundan daha çok sanmak Fiil
gücünü aşırı zorlama
gücünü fazla yormak Fiil
iki rakibi kapıştırmak Fiil
bütün takatını tüketmek Fiil
gücünü toparlamak Fiil
eski gücünü kazanmak Fiil
gücüne yeniden kavuşmak Fiil
bilek güreşi yapmak , bileğine güvenmek Fiil
gücünü kuvvetini toparlamak Fiil
tam kapasiteyle çalışmak
alkol derecesi
müsaade edilen askeri güç
(askerlik) kadro mevcudu yetersiz olmak Fiil
örselenmek Fiil
normal gücü altında
polis gücü kadro ihtiyacını karşılamak Fiil
patlama/parçalanma mukavemeti, bir maddeyi parçalayabilen basınç miktarı.
rekabet gücü
asker gücünde indirim
takatta düşme
güç tüketici
ekonomik güç
(askerlik) mevcut (hazır) kuvvet
(askerlik) efektif kuvvet
efektif kuvvet Askerlik
dayanma kuvveti
(parti) kayıtlı üye sayısı
kuvvetçe eşit
maddenin yorgunluk derecesi
alan yeğinliği/şiddeti. İsim
savaşma gücü
mali güç İsim, Ekonomi
takatlı
kuvvetlenmek Fiil
güç kazanmak Fiil
güçlenmek Fiil
kuvvetlenmek Fiil
güç kazanmak Fiil
güç toplama
çok sayıda, akın akın.
By summer, the tourists arrive in strength: Yazın çok turist gelir.
tam sayılı (kadrolu) eksiksiz
kısa süre içinde paraya dönüştürülebilecek değerler
çözülmek Fiil
kuvvetden düşmek Fiil
işgücü kuvveti
azami güç
(askerlik) azami kuvvet
(askerlik) azami güç
yaradana sığınıp
toplam güç
personel gücü
personel kadrosu İsim
maddi güç
güç kazanmak Fiil
(borsada fiyatlar) yükseltmek Fiil
(askerlik) en kuvvetli olunan mevki
diplomatik güç
pazarlık etme gücü
fiyatın gücü
gerekli kadro
kayma mukavemeti İsim
kayma direnci, kayma mukavemeti, kayma dayanımı İsim, Mekanik
(fiyatlar) daha büyük istikrar göstermek Fiil
güç gösterisi İsim
sinyal gücü İsim
çekme mukavemeti İsim
gerilme direnci İsim
gerilme mukavemeti
toplam güç
kuvvet denemesi
gerçek güç
kopma dayanıklılığı
düşmanın kuvvetini küçümsemek Fiil
gücü yerinde
oy alma gücü
kâğıdın ıslak iken mukavemeti.
güçsüz
kuvvetsiz
piyasada hisse senedi fiyatlarının yükselişi
mahkeme hükmünün gücü
inandırıcı kanıt
karakter sağlamlığı
elektrik akımının gücü
kanunun gücü
bellek gücü
azim ve irade gücü
kamuoyunun gücü
azim ve sabat
(Br) (memur kadrosu) personel durumu
polisin gücü
personel mevcudu
irade kuvveti
birini birinin tavsiyesi üzerine istihdam etmek Fiil
bir başarıdan ötekine, başarıdan başarıya.
yavaş yavaş güçlenmek Fiil
biriyle kuvvet denemesinde bulunmak Fiil
biriyle kuvvet denemesinde bulunmak Fiil
takati kesilmek Fiil
karakteri sağlam olmamak Fiil
sağlam karakteri olmamak Fiil
ordunun askeri insan gücü
örnekler üzerine müzakere etmek Fiil
-e güvenerek/dayanarak, -e binaen, gereğince.
I did it on the strength of your promise: Vaadinize güvenerek bunu yaptım.